Zaman zaman hep yazıyoruz ya; televizyon dizilerinin her biri ayrı bir felâket. Hangi kanalı açarsanız açın, insanlar bir gerilim, bir stres, bir bunalım içinde. Yumruklar sıkılmış, dişler kenetlenmiş, gözler alev alev. Bir tek kanalda bir “beyefendi”, bir “hanımefendi” tip göremiyorsunuz. Otursunlar, insanca, efendice, medenice sohbet etsinler. Ne mümkün görmek. Hep kavga, hep münâkaşa, hep acı sözler.

İşte bütün bunlar insanları kirletiyor, ruhları, kafaları kirletiyor, karıştırıyor. Sanki kabalık, saygısızlık, küstahlık, şirretlik, edepsizlik normal bir durum gibi gösteriliyor. Bu insanlar, toplumun ruh sağlığı ile oynadıklarının acaba farkındalar mı? Bütün bu pislikler, çağdaş yaşamın vazgeçilmez öğeleri gibi gösteriliyor. Ne yazık ki, birileri çıkıp da gazetelerdeki köşelerinde, ekranlarda bunları ele alıp birer birer sosyologlara, psikologlara, psikiyatrislere analiz ettirmiyorlar.

İnsanlar bir taraftan gazetelerle, bir taraftan televizyonlarla, onlardaki çirkin, kaba, estetikten uzak, müstehcen görüntülerle öyle kirletiliyor ki, bunu anlatmaya kelimeler yetmiyor. Bu insanlardan ruh sağlığı, akıl sağlığı beklemeye imkan kalmıyor. Ondan sonra da kasklı, motosikletli, operacı iğrenç yaratıklar, düzinelerle genç kıza tecavüz ediyor. Onları kirletiyor, hayatlarını mahvediyor.

Zengin çocukları kız arkadaşlarının kafasını kesiyor, gitar kutusuna koyuyor, çöpe atıyor. Bazı kimselerin bunları yadırgamasına hayret ediyorum. Gayet tabi ekilenler biçilecek. Zakkum eken gül bekleyemez ki. Artık okulların önünde uyuşturucu satanlar, kız okullarının önünde lüks arabalarıyla çapkınlığa çıkan alçaklar, şerefsizler, namussuzlar kol geziyorlar. Ve bunlara karşın çok kesin, yıldırıcı, caydırıcı tedbirler alınmıyor. Sanki normal bir durum gibi geçiştiriliyor. Üstünde durulmuyor. Kıyametler koparılmıyor. Bir rezilliği tabii görmekten daha büyük bir rezillik olabilir mi acaba?

Manevi değerler daha büyük bir hassasiyet içinde. Gazetelerin, televizyonların hiç düşünmeden saldırdıkları, hücum ettikleri örf adetler, muaşeret kuralları, gelenekler, görenekler, bazen yüz yıllarca devam eden bir çabanın sonunda nesilden nesile aktarılarak kuruluyor, devam ettiriliyor. Onlarla oynamaya, onları küçük görmeye, hakir görmeye hiçbirimizin hakkı yok. Çünkü o güzellikler, incelikler, edepler, zarafetler, hayatın ince nüansları, hepimizin titizlikle koruyacağımız, üzerine titreyeceğimiz değerler değil mi? Bu saygısızlık niçin? Bu hoyratlık, bu kabalık niçin? Bu vatan hepimizin. Hepimiz bu geminin içindeyiz. Gemi batarsa hepimiz mahvolacağız. Ne olur biraz dikkatli olalım, biraz saygılı olalım.

Lütfen bindiğimiz dalı kesmeyelim. Bir şairimiz; “Ben yanmazsam, sen yanmazsan, biz yanmazsak
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa” diyordu. Gelin hepimiz el ele verelim, bu mânevi değerlerin ezilmesine, çiğnenmesine, ayaklar altında yok edilmesine imkân vermeyelim. Hoşça kalın.*rç*

KİRLİLİK

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna