İmam-ı Gazalî rh.a., “İhyâ”sında, riya vesvesesi ile müslümanı ibadetinden vazgeçirmeye çalışan şeytanın, bunda başarılı olamayınca, onu kendisiyle cedelleşmeye, tartışmaya yönlendirdiğini anlatır. Neticede şeytanın yenilmiş, müslümanın da kalp itminanını bularak galip çıkmış gibi görünmesi halinde bile kazananın bir bakıma şeytan olduğunu söyler. Çünkü şeytan muhatabının ibadetten vazgeçmeyeceğini anlamış, onun hiç değilse vakit kaybetmesi için böyle bir strateji uygulamıştır.

Aynı kaynakta Haris-i Muhasibî (k.s.)’den nakledilen benzer bir misal ile de bazı bid’at ehlinin, bid’atlerini kasden tartışmaya açarak müslümanın sırat-ı müstakim üzere yürüyüşünü sekteye uğratmak istediğine dikkat çekilir. Bu noktada bize tavsiye edilen, masumane bir niyetle de olsa “şeytanî tuzak ve tezgâhların hakikatini ortaya koyacağım” diye oyalanmaktan sakınıp yürüyüşümüzü hızlandırmak, ibadetimizi çoğaltmaktır. Yol kesenlerin sahte kaçışlarına aldanıp, cezalandırmak üzere peşlerine düşmek bazen vakit kaybından da öte yoldan çıkmaya bile sebebiyet verebilir.

Yukarıda son kısmını zikrettiğimiz Bakara suresi 168. ayetinin öncesinde “Şeytanın adımlarına tabi olmayın” buyurulur. Şeytana zaten tabi olmayacağız. Ama itiraz, muhalefet yahut alt etmek maksadıyla bile olsun, şeytanın adımlarını da takip etmeyecek, işimize bakacağız demek ki.

İnsanı saptıran bir güç olarak şeytanın tuzakları çoğu zaman çağın gerektirdiği bir hayat tarzı, tutarlı bir zihniyet, bilimsel bir tavır gibi çıkar karşımıza. Zira şeytan, davet ettiği sapkınlığı süsleyip güzel göstermek hususunda mahirdir. Zehiri altın kadehte sunar. Şeytana uymayacağız diye bu cezbedici, dışı yaldızlı tuzaklara düşmemesi için insanları uyarmayacak mıyız peki?

Elbette insanlar bilgilendirilmeli, ikaz edilmeli ama bu herkesin üzerine vazife değil. Alimlerimiz bu işi asırlardır yapıyor zaten. Aynı şeyleri tekrar tekrar tartışmanın, yeniden keşfetmenin, polemiklerle nefes tüketmenin, şeytanî maksatlarla kuyuya atılan her taşı çıkarmaya çalışmanın manasızlığına, böylece yürüyüşümüzün, asıl vazifelerimizin aksatılmasına dikkat çekmek istiyoruz biz. Kaldı ki cehaletin, akıl edememenin, şeytanî düşüncelerin eseri olan bid’atleri illa söz ile izah ve ret gerekmiyor. Bunlara itibar etmemek suretiyle istikamet üzere yürümeyi sürdürmek, daha tesirli bir itiraz veya reddiyedir.

YOLDA YÜRÜMEK -2-

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna