Küstahlığın bu karına pes doğrusu. Bu küstahlığı yapanlar bugünlerde en çok gündeme gelen gençler olsa bu kadar yadırgamazdım. Nitekim gençlik hareketlerini değerlendirdiğim yazılarımda hakim olan temanın, bir kullanılyor olmaları karşısında duyduğum endişe veya iç burkuntu. İkincisi de, Türkiye’nin 21. yüzyılda parlayan yıldızını sönükleştirmek isteyen odakların ayağımıza vurmak istedikleri prangaları fark etmekten aciz, düşük düzeyli bir donanımla hayata atılmaları.

 

Geride bıraktığımız haftaya damgasını vuran gençlik olayları üzerine, her kesim kendi algısına, kendi beklentisine, kendi kaygılarına göre farklı farklı değerlendirmeler yaptı. Art niyetsiz değerlendirmelerin hepsi, birer düşünce ve vicdan ürünü olarak saygıya değerdir. Bunları beğeniriz yada beğenmeyiz; kabullenir yada eleştiririz bu da doğal bir hak ve saygı duyulması gereken bir tavır. Bunlara sözüm yok.

 

Bu yazıma konu olan duruşa ise söyleyecek sözüm var; kalleşlik..

 

Özellikle yazılı ve görsel medyada öne çıkıp topluma kanat aşılamaya çalışan, böyle lanse edildikleri için “kanaat önderi” gibi hak etmedikleri sıfatlarla anılan, çoğu 68 kuşağından devşirme liberal görünümlü eski sosyalist akımların içinde bulunmuş, onların düşünce dünyasındaki değişik kanallardan beslenerek bu günlere gelmiş kelli felli adamlar, yaşanan son olayları değerlendirirken sanki birbirinin kopyası bir tavırla hükümeti üstü kapalı tehdit etmeye başladılar.

Yadırgadım, çok yadırgadım ve kendimi kınadım..

 

Yadırgadım, çünkü bunlar buldukları her fırsatta, bugünkü mevcut iktidara methiyeler düzen insanlardı. Yazılarında, televizyon söyleşilerinde –kendilerinden menkul kerametleri ile- lafa kırk takla attırıp iktidarın liberalliğinden dem vurarak arayı sıcak tutmanın her türlü atraksiyonunu maharetle kullanırlardı. Bugün geldikleri noktada, yazıya döktükleri düşünceleri, onların bugüne kadar ustaca bir çifte standardı işlettiklerini ve bu standardın iktidara bakan yüzünden nemalandıklarını gösteriyor.

 

Onların bu çifte standadını fark etmeyip, düşünce ve kanaatlerine itibar gösterdiğim için de kendimi kınıyorum. Bu kadar safdilliği kendime yakıştıramadım. Onlar mı çok usta, ben mi çok safım, hala karar veremedim ama kendime öfkeliyim.

 

Gelelim kimliklere ve söylemlerinin özetine; Hasan Cemal, Cengiz Çandar, Mehmet Ali Ali Birand ve bunların dümen suyunda yazıp çizen onlarca kalem ehli köşe sahibi.. öğrenci olaylarını ve bu olaylar karşısında başta Başbakan Erdoğan olmak üzere tüm hükümet üyelerini, hatta hükümetle uzak yakın hiçbir bağı olmayan ama konuya müdahil olan kesimleri ustaca kurgulara sarıp sarmaladıkları, sureti haktan yana görünen bir kanaatin dillendirilmesi olarak sundukları düşüncelerin özünde yatan tek sonuç var; açık tehdit. Akıllarınca, eski solcu günlerinin erdemini(!) ortaya koyacaklar ve onunla övünç duyacaklar. Hala o günlerde, görünmez mahfillerin şamaroğlanı oyuncakları olduklarının idrakinde değiller. Kendilerini kullanan kanlı ellerin oynattıkları gölge oyununda “karşı kanat” olmaktan öte hiçbir özellikleri yoktu.

 

Hafta boyunca yazdıklarına baktım, sol düşünceye saplanmış dimağların ıslah olmayacağına, dağarcıklarında vicdan kırıntısı taşımadıklarına bir kez daha iman ettim. Liberal geçinip işlerine gelmediği anda kedi katleden satanistler kadar acımasızca demokrasiyi katledeceklerini görüp hayıflandım. Üstüne üstlük tüm bunlara  tüy diken,  bu taifeye bir de TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner hanımefendi eklenmez mi? Dolmabahçe ve Siyasal Bilgiler Fakültesindeki olayları değerlendirirken “Gençlik muhalefet demektir” gerçeğini bu hezeyanlara kurban etti. Muhalif olma ile düşman olma arasındaki farkın farkına varamayan bir aymazlıkla, gençlik saldırganlığını gençlik muhalefeti ile perdelemeye çalıştı. Anayasa değişikliği referandumunda CHP ile kurduğu “hayır kardeşliği”ni bu olayda da sürdürdü ve siyaseten örtüşen çizgilerini toplumsal olaylara da uyarladı. Ne diyeyim; bizim Cumhuriyet burjuvazisinin çatı kuruluşu TÜSİAD’ın CHP söylemine ters düşmesini zaten beklemiyorum ama, bunu Ümit Boyner’in böyle açık açık dillendirip yoldaşlarına desteğini ortaya koyacağını da doğrusu beklemiyordum.

Açık tehdit..!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!