Hilim, herkeste bulunmayan çok yüksek bir haslettir. Allah Tealâ peygamberlerini bu özellikleri ile övmüştür. Hiç şüphesiz Allah Tealâ’nın beğendiği işleri yapmak, sabır ile mümkündür. Hilim ise sabrın en yüksek derecesidir. Allah Rasulü s.a.v bir hadisinde şöyle buyurmaktadır: “Mümin bir kimse, yumuşak huyu sayesinde gündüzleri oruç tutup geceleri namaz kılan kimsenin derecesine ulaşır.” (Münzirî)

Hilim, hayatı anlamlı kılan, huzur ve barışı temin eden bir erdemdir. Rasulullah s.a.v. Efendimiz başka bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurur: “Yumuşak huyluluk hangi işte bulunursa onu mutlaka güzelleştirir. O bir şeyden de çekilip alınınca onu çirkinleştirir.” (Müslim; Ebu Davud)

Efendimiz s.a.v.’in bu konudaki diğer bir hadis-i şerifleri de şöyledir: “Bir kimse yumuşak davranmaktan mahrum ise hayrın tamamından mahrumdur.” (Müslim; Ebu Davud; İbn Mâce)

Hilim herkes için gerekli bir ahlâkî özelliktir. Sadece günahkâr ve inkârcılar için değil, İslâm’ı yaşamakta olan insanlar için de gereklidir. Zira muhatabı ezip onu rencide edecek sert ve kaba bir üslup tam aksi neticelere sebep olabilir. Böyle bir üslupla yapılan ikazlar karşısında insanlar bazen ana babalarına karşı bile tahammülsüz olabilmektedir. Bu yüzden söylenen doğrular da gönüllere aksi tesir yapmakta, söz fayda ve cazibesini kaybetmektedir. Nitekim Hz. Mevlâna k.s. şöyle buyuruyor: “Bir kabahatin dolayısıyla seni azarladığı zaman baban bile senin gözünde bir canavar gibi saldırgan ve ısırıcı görünür…”

Hak Tealâ, Hz. Musa a.s.’ı ve Hz. Harun a.s.’ı Firavun’a gönderirken şöyle buyurmuştur: “Firavun’a gidin. Çünkü o gerçekten azıttı. Ona yumuşak sözler söyleyin. Belki aklı başına gelir ya da kötü akıbete uğramaktan korkar.” (Tâhâ, 43-44)

Çünkü yumuşak söz, karşı tarafı kızdırmaz; onun günahla, kötülükle gururlanma damarını kabartmaz. Azgın zorbaların başını döndüren cahillik ve bencilliği harekete geçirmez. Tersine kalbi uyarır. Uyanan kalp öğüt alır, azgınlığın sonundan korkmaya başlar. Hz. Mevlâna k.s. ne güzel buyurur: “Allah’ın, ‘Ey Musa! Firavun’a karşı yumuşak söz söyle, ona yumuşaklık göster!’ sözünü iyi anla! Zira kaynayan yağa su dökersen ocağı da harap edersin, tencereyi de…”

Şeyh Sadi Şirâzî rh.a. de şöyle demiştir: “Ey kardeş! Madem ki sonunda toprak olacak ve toprak haline geleceksin, o halde ölmeden evvel toprak gibi mütevazi ol.”  “Beylekan şehrinde bir âbid kişiye rastladım, kendisine, ‘Beni terbiye et ve cehaletten kurtar..’ dedim. O da bana, ‘Ey Molla! Git, toprak gibi tahammüllü ol! Aksi takdirde ne okumuşsan onları toprağa göm!’ dedi.” 

HİLMİN FAZİLETLERİ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!