Ali Kırca-Tuba Atav ikilisinin sunduğu son ‘Siyaset Meydanı’ programının konuğu Başbakan Erdoğan’ın sorulan sorulara cevapları son iki gündür tüm yazılı, görsel ve internet medyasında satır satır didiklendi. Bunlara getirilen yorumların yoğunluğu arasında sıradanmış gibi gördüğümüz bir ifade, aslında bugün miting meydanlarına, kapalı mekanlardaki iftar ve benzeri programlardaki siyasi konuşmalara damgasını vuran gerilimin açık ipuçlarını verdi. O ifade, CHP’nin ‘üretilmiş’ lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilintili sorulan bir soru üzerine Sayın Başbakanın üstüne basa basa “O 13 Eylül’ü düşünsün” ifadesidir bence.

 

Bu “13 Eylül Kabusu” sadece Kemal Kılıçdaroğlu’nun değil; Onunla beraber Devlet Bahçeli, Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan, Necmettin Erbakan hanedanı, Osman Pamukoğlu paşa, Abdüllatif Şener, Haydar Baş gibi siyasilerin yanı sıra Ümit Boyner(TÜSİAD), Süleyman Çelebi(DİSK), Sami Evren(KESK), Bircan Akyıldız(Kamu-Sen) ve daha bir sürü sivil toplum kuruluşu liderinin yanı sıra çeşitli konumlardaki kanaat önderlerinin de kabusu.

 

Açıklanan son kamuoyu anketleri hemen hemen birbirine yakın aynı sonuçları verdi; Anayasa değişikliğine “Evet” diyenler, %10 oranında “Hayır” diyenlerin önünde. Bu tablo, nihai sonuç değil. Bu araştırmalarda tablonun bir diğer ortak noktası var ki, tüm kavganın sebebi buradaki seçmeni kendi tarafına çekme savaşı. İşte o noktadaki %15 dolayında olduğu tespit edilen KARARSIZ seçmen. Tüm sonuçları altüst edecek bu %15 dolayındaki insanımızın yönünü kendine döndürme çabası, yaşanacak kabuslardan kurtuluşun da potansiyel çaresi.

 

Şimdi buradan ileriyi görme adına irdeleyeceğimiz her türlü parametrenin sabitlerine ve değişkenlerine baktığımızda, 2002’den bu yana siyaset meydanının muhalefet kanadı, siyasi ve sosyal projeler üretmek yerine kendi iç kısır çekişmeleri, koltuk sevdaları uğruna “müesses nizam”ın kendilerinden beklediği savunma pozisyonlarını korumanın dışına çıkamadılar. 2007 ve 2008 yıllarının günlüklerine dönüp baktığınızda, Kızılelma Koalisyonu teşebbüslerinden, Cumhuriyet mitinglerinden, 367 Hukuk garabetinden, Anamuhalefet partisi liderinin Anayasa Mahkemesini -karara 24 saat kala- tehdit etmesinden, Cumhurbaşkanlığı seçiminin bloke edilmesinden, Milletvekili Genel  seçimi, Cumhurbaşkanı seçimi ve iktidardaki Ak Parti’yi kapatma davası gibi yaşanmış birçok olguyu masaya koymazsanız, 13 Eylül 2010’a doğru bir yaklaşımı ve tahlili yakalamanız imkansızlaşır.

 

12 Eylül’e giderken, tabloda çok fazla öne çıkarılmasa da başka bütünleyici unsurlar da var. Örneğin, Davos Zirvesi, dünyanın güçlü ekonomi sıralamasında yakalan sıçrama, dünyayı sarsan 2008-2009 mali krizinin “teğet geçmesi”, İsrail’in Mavi Marmara baskını karşısındaki tutum ve duruş gibi Başbakanın şahsında toplanan artı puanları görmemezlikten gelen bir yaklaşımla, 13 Eylül sabahına ilişkin sağlıklı öngörülerde bulunmanız imkansız.

 

Tüm bunları dikkate aldığımızda ise, masamızdaki tüm veriler, 12 Eylül’den sonra Türkiye’deki hemen hemen bütün siyasal oluşumların liderliklerinde gönüllü veya zorunlu değişimlerin ipuçlarını veriyor. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın görevi 2011 seçimlerine son kez katılacağı ve siyasete nokta koyacağına ilişkin gönüllü randevusunu, bu gönüllü değişim hanesine not ettikten sonra, yazımda bahsettiğim diğer liderliklerin hepsi acımasız bir tartışmanın, değişim isteklerinin odağında bulacaklardır kendilerini. İşte bugünden başlayan hırçınlıkların, kavgaların, iftira ve karalama kampanyalarının gerçek sebebi bu. Liderlerin referandumda “Hayır”ı hayat/memat meselesine döndürmelerinin gerçek sebebi bu. Yoksa vatandaş, onların çokta umurunda değil; onlar da vatandaşın umurunda değil. Salı günü Kemal Kılıçdaroğlu Van’da miting yaptı. Sadece merkez nüfusu 400 bine yaklaşan Van’da, ajansların verdiği rakamlara ve medyadaki görüntülere göre miting alanında 200-300 kadar vatandaş ile koruma amaçlı 1500 polis vardı. Umarım 13 Eylül için neden “Liderliklerin Kabusu” tanımlaması yaptığımı doğru anlatabilmişimdir.

Liderliklerin Kabusu 13 Eylül

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!