“Aman Azrail Aman,

Alma Canım Bir Zaman.

Gider O Yare Haber,

Yar da Yanar Bir Zaman”

Diyarbakırlı Celal
Güzelses’ten bir dörtlük yukarıda paylaştığım. Ne kadar dokunaklı değil mi?
Neresi mi dokunaklı, hadi be mi? Sahi siz hiç türkü dinlerken, şarkı dinlerken
“gerçekten” ağladınız mı? Ağlayabiliyor musunuz? Ne diyo bu yav mı diyorsunuz
yoksa, öyle mi homurdanıyorsunuz? Kardeş, kusura bakma ama sen resmen kuru bir
odunsun. Hemen, şimden tezi yok “kendin için” ağlamaya başla. İnsansan ki Allah
(cc) seni insan olarak halketmiş, o zaman ağlamalısın, hem de hüngür hüngür.
Erkekliğin mi tuttu yoksa, “erkek adam ağlamaz”mı, boşversene öyle bir ağlar ki
hem de salya sümük. Bir kere erkek ol ve gerçekten ağla.
 

Belkide çok ölmeyi
istediği halde sırf sevdiği duyar da üzülür diye Azrail(as) dan süre
isteyenler. O ince ruhu yakalayanlar da erkek. Gerçekten sevdi mi öyle sever
insan, sevdiği ölüm haberini alır da üzülür diye ağlar, yalvarır, göz yaşı
döker. Şimdilerin moda sevmeleri nerde, gerçek sevenler nerde? Bence telefon
çıktı, mertlik bozuldu. Mesajlarla, dalavere daddirik, internetten alınan
sahte, ruhsuz, odun gibi sözcüklerle sevgisini güya anlatmaya çalışan kız ve
delikanlılara bir çift sözüm var: Gerçekten sevdiğinize içinizden gelerek bir
dörtlük yazdınız mı, yoksa el alemin yazdığı sözcüklerle kopyala yapıştır lamı
idare ediyorsunuz? Evet yazdım yazıyorum diyebiliyorsanız sizi can-ı gönülden
tebrik ediyorum.
 

Yüksek perdeden,
arabanızın dışına verdiğiniz hoparlörlerden bangır bangır bağırttığınız
şarkıların, türkülerin genç kızlarımızın hoşuna gittiğini zanneden, koca
mahalleyi rahatsız etme hakkını kendilerinde gören sözüm ona delikanlılara da
bir çift kelam etmek istiyorum. Bakın gençler, bizler de o yollardan geldik
geçtik, bizler de sevdik, belki sevildik ama bir ölçümüz vardı. Haya diye güzel
bir hasletimiz vardı. Bırakın hanım kızların evinin önünde baba parasıyla alınmış,
hiçbir emeğimizin olmadığı, bunu da herkesin bildiği arabalarla hava atmak,
sevdiğimizin sokağından geçmeye utanır, çevreden haya ederdik.
 

Yoksa zaman değişti mi,
sizin kafalar mı eskimiş gibi laflar mı ediyorsunuz? Eğer öyle düşüyorsanız
size çok teessüf ediyorum. Oturun sevdiğinize bir şiir yazın, bir yazı yazın.
Üstadların sevgi dolu, her bir satırı aşk kokan, sevgi kokan şiirlerinden bir
iki satır okuyun. Hatta içlenin, hüngür erkekçe ağlayın. Bakın o zaman
ağlamanın ne kadar güzel bir duygu olduğunu göreceksiniz, odunluktan çıkıp,
tomurcuklanmaya, meyve vermeye başlayacaksınız. Hoşça kalın. 

AĞLAMAK GEREK

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!