HAZAN MEVSİMİ -1-‏

 

 

 

 

 

 

Zihinden asla silinmeyen ve her yıl yeniden kendini kanatan sonbaharlar vardır hemen hepinizin mazisinde. Şehrinizden, evinizden çok uzaklarda, her yeri her şeyi size yabancı bir şehirde, yeni tanıştığınız insanlarla ya bir öğrenci evinde yer sofrasında yahut soğuk bir yurt kantininde yutkundukça gözlerinizden yaş getiren zehirden acı gurbet lokmaları ilk kez bu mevsimde dizilmiştir boğazınıza.

 Sabah sokağa çıktığınızda ayaklarınız altında hışırdayan yapraklar ve içinizi hafifçe ürpertip geçen bir serinlik karşılıyorsa sizi… Ve usul usul tepeye doğru yükselmeye çalışan güneş yeryüzünü ışıtsa da ısıtmaya yetmiyorsa… Sonbahar, ucundan sarının bin bir türlüsü dökülen fırçasını çoktan eline almış demektir.

 Hazan, hep garip bir hüznün kolunda gelir. Düşen her yaprakla bir mısra düşer yeryüzüne. Gölgeler uzar, günler kısalır, sokak lambaları erkenden yanar, yollar tenhalaşır ve çocuklar, çocuk sesleri silinip kaybolur parklardan. Yalnız çocuklar değil çiçekler de tüm renkleriyle, kokularıyla silinir gider yeryüzünden, cennete ya da başka baharlara yeniden açmak için.

 Yaz boyu habire yükseklere tırmanan haşarı sarmaşıklar kurur pencere demirlerinde. Serçeler mahzunlaşır yine, servilerde kargalar, karga yuvaları görünmeye başlar. Vuslat ve firkat mevsimidir güz; her şey kendinden yine kendine, kendi yalnızlığına döner.

 Bacalar tütmeye başladığında yağmurlar çoktan düşmeye başlamıştır yeryüzüne. Geceleri sokak lambalarının altında parlayan yollar, derin bir nehir gibi uzar ve kaybolur karanlığın gözlerinde.

 Sonbahar biraz da uzayan saçların bin bir naz ile kestirildiği, oyuncakların, bisikletlerin çatıya, bodruma kaldırıldığı okul mevsimidir. Rüzgârlı ikindi vakitlerinde gökyüzünü süsleyen rengârenk uçurtmalar gibi, küçücük çocuklar da uykulu gözlerle, sırtlarında kocaman çantalarla okul yolunda süzülürler nazlı nazlı. Ki o çantalarda defterden kitaptan ziyade umut taşırlar akşam sofralarında kendilerini bekleyen anneleri babaları için. Teneffüsler daha az gürültülüdür bu mevsimde, sınıflar daha suskun. İlkokul birinci sınıfta, mevsim şeritlerinden masamıza düşen yaprağın bize adını öğrettiği ilk mevsimdir sonbahar.

 “Ne istersiniz benden,/Bilmem ki hatıralar,/Gelir gelmez sonbahar?”  düşüverir Cahit Sıtkı Tarancı’nın kaleminden. Zihinden asla silinmeyen ve her yıl yeniden kendini kanatan sonbaharlar vardır hemen hepinizin mazisinde.

 

HAZAN MEVSİMİ -1-‏

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!