KİMİZ ? -2-‏

İnsanoğlunu, biyolojik yapısı ve DNA’sı ile tanımlamaya çalışmak, İstanbul boğazını denizin özgül ağırlığıyla tanımlamaya benziyor. Suyun kimyası, toprağın elementleri, havanın nitelikleri bize Boğaz’ın fizik özellikleri hakkında bir fikir verir. ama bunların hiçbiri bize Boğaz’ın güzelliğini, derinliğini, bizim için anlamını ortaya koymaz. Hepimizin DNA kodu çok az farklarla birbirine benzediğine göre bizi tanımlayan şey, herhalde vücudumuzdaki hücrelerden daha farklı ve daha fazla bir şey olmalı. İnsanın özündeki manaya ulaşmak için daha farklı, daha yüksek bir atıf çerçevesine ihtiyacımız var.

Kur’an bize yol gösteriyor. Toprak gibi basit ve sıradan bir maddeden yaratılan insan, ancak kendisine ruh üflendikten sonra kıymet kazanmıştır. İnsan fizikî-biyolojik varlığı itibariyle diğer varlıklardan farklı değildir. Hatta cinlere ve meleklere kıyasla insanın mayası varlık skalasının alt sıralarında yer alır.

İnsanı “eşref-i mahlukat” yapan cevher, onun ruhu ve ruh dünyasıdır. İnsan neslinin babası Hz. Adem’e bütün isimleri öğreten Cenab-ı Hak, böylece insana varlığın anahtarlarını teslim etmiş ve bu bilgi sayesinde onu diğer varlıklardan üstün kılmıştır. Bu bilgi öylesine kıymetli, öylesine kutsal bir bilgidir ki, her daim Allah’ı tesbih eden melekler dahi bu ilme sahip olan insanın önünde eğilmekle mükellef kılınmışlardır.

İnsanı yeryüzünde Allah’ın halifesi, temsilcisi, vekili yapan da bu bilgi, bu cevher, bu ruhtur. Bu yönünü ihmal eden ya da kendinden menkul olduğunu zanneden bir insanın bu hilafet vazifesini yerine getirmesi mümkün değildir. Kendi cevherini unutan insan, ancak kendi sahte cennetinde kendisinin –hâşâ- bir ilâh olduğu zehabına kapılır ve böylece hem dünyasını hem de ahiretini heba eder.

Bu, artık insan değil, beşerdir. Yani kendini et ve kemikten ibaret sanan zayıf, aciz, aceleci bir maddi varlıktır. Oysa insanın amacı beşeriyetten insaniyete geçmektir. Fakat burada kalmak da değildir gayemiz. Adım adım, sabırla ve duayla insaniyetin kemâl makamlarına ulaşmaktır. Ta ki insan Allah’ın halifesi olduğunu hatırlasın ve bu sorumluluk bilinciyle hayatını idame ettirsin.

“Ben kimim?” sorusuna işte bu varlık düzeyinde cevap aramak durumundayız. Cenab-ı Hak Kur’an’da “ben insanları ve cinleri ancak bana ibadet etsinler diye yarattım” buyurduğunda, insanın özündeki bu ruhî cevhere atıfta bulunmaktadır. İnsan Allah’ın varlığına ve birliğine şehadet etmek için yaratılmıştır. Çünkü tek hakikat O’dur. O’ndan bağımsız varlık yoktur. O’ndan ayrı hakikat yoktur. O’nun dışında değer, anlam, erdem yoktur. İnsan ancak hakikatle varolduğu zaman anlamlı bir varlıktır. Mutlak hakikat tek olduğu ve Cenab-ı Hakk’tan başkası olmadığı için insan, varlığının anlamını ancak O’na yakınlaştıkça keşfeder. Devam edecek

 

KİMİZ ? -2-‏

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!