Alışılmaya Layık Olanlar

Düşünmeden istem dışı ve kendi rutininde tekrar ettiğimiz, ancak vazgeçmek gerektiğinde direnç gösterdiğimiz yerleşik tepkiler midir sadece alışkanlıklarımız. Rutin dışı alıştığımız şeyler de yok mudur hani? Alıştığımız insanlar, sevgiler, yemekler, ortam ve manzaralar. Tecrübenin ürünü olanları yararlı iken, zararlı alışkanlıkların da gözden geçirilmesi lazım değil midir? Eğer yılların süzgecinden geçen ve hayat adına güzel sonuçların elde edildiği, katkı sunan alışkanlıklarsa bunlar, başımızın tacıdır. Ancak bunun tam tersi ise böylesi bir alışkanlığa tabi olmak eskinin bir tekrarıdır. Bu türlüsü, günü kurtarmak olsa bile ancak yarını yakalamaktan da uzak kalmak demektir. Mekanik bir yaşamın zorunluluklarına boyun eğmek ise her yönüyle gerilemenin bir fotoğrafıdır.

Evet, alışkınlıklardan biraz uzaklaşmak gerek. Kişisel gelişimciler “alışkanlıklar, öğrenilmiş cahilliklerdir” derler. Bu yüzden adetleşmiş alışkanlıklardan, bildik tekrarlardan, papağan gibi aynı şeyleri yapmaktan uzak kalmak lazımdır. Ancak alışkanlıklarımızı terk etmek de öyle kolay bir şey değildir. Yerleşik hal almış tekrarlardan ve öğrenilmiş kolaycılıklardan vazgeçiş insana zor gelir. Hatta ürkütücü bir korkaklığı içinde barındırır. Öyle ya! Yılların alışkanlığıdır vazgeçilmesi gereken. Hep en kolay yoldan öğrendiğimiz işleri yapmak, yolun aynı yönünden gitmek, aynı kaldırımı kullanmak, yatakta aynı yanımızda yatmak, otobüste hep aynı kenarı tercih etmek, yemekhanede aynı masaya oturmak gibi prensiplerimiz vardır. Neden acaba? Çayımıza attığımız şeker sayısı, yemek alışkanlıkları, kıyafet, saç tarama modelimiz, telefon markamız gibi çok sayıda vazgeçilmezimiz var. Beş dakikada bir telefon ekranına bakmak, eve girer girmez televizyon kumandasına koşmak ve daha nicesi. Hayatı tıpkı otomatiğe bağlamış gibiyiz.

Araştırmacılar, davranışlarımızın büyük ölçüde belirleyicisinin alışkanlıklarımız olduğunu bildiriyorlar. İyi bir şey midir alışmak. Terkettiğimizde boşluğa mı düşeriz? ‘Yeter aynı şeyleri tekrarlayıp durduğumuz’ deyip doğrulsak. Yumruğumuzu sıkarak üzerine gitsek, kronikleşmiş ezberlerimizden kurtulabilir miyiz acaba? Mesela istikrarlı olarak yürüyüş yapmak, diyet yapmak, yüzmeye gitmek, kitap okumak alışkanlıklarımız arasına katılabilir mi? Sigarayı bırakmayı denemek, aynı saatte çay ve kahve içmekten vazgeçip saatimizi değiştirmek. Kanıksanmış bize çok da faydası olmayan tekrarları öteleyip yenilenmek şart değil midir, hayata umutla bakabilmek için. Nedir alışkanlıklardan kurtulmanın çaresi? Pek tabii ki bu ezberi bozmanın panzehri farkındalıktır. Düşünerek hareket ettiğimizde tekrarlarımızla mücadele edebiliriz. Çünkü alışkanlıktan yemek, alışkanlıktan uyumak, alışkanlıktan film izlemek, alışkanlıktan arabaya binmek, alışkanlıktan alışveriş yapmak… rutinliğin ta kendisidir.  Bunların hiç birisi sizi mutlu etmeye yetmez. Öyle ise her işin gayesi, her yaptığımızın amacı, her adımımızın karşılığı olan bir bilinç gelişmeli insanda…

Elbette iyi alışkanlıklarımızı da sürdürmeliyiz. Alıştığımız dostlarımız, bize iyi gelen sevdiklerimiz, huzur duyduğumuz dağ, ova, köy ve manzaralarına gitmek daha nice alıştığımız güzel şeyler vardır. Bütün bunlar, size katkı sağlıyorsa, zihninize faydalı geliyorsa, yalnızlığınıza ilaç gibi ise, ruhunuzu şenlendiriyor ise fikirleriyle ufkunuzu açıyorlarsa onları terk etmeyiniz. Mavi bir gökyüzünde size nefes aldıran, sabahın güneşi gibi içinizi ısıtan, dolunay gibi gecenizi aydınlatan, bir meltem rüzgârı gibi yüzünüzü okşayan, duygu dünyanıza iyi gelen her ne var ise… Kişi, manzara, gönül insanı. Sadık ve vefalı dostlar. İyi ve güzel arkadaşlar, akrabalar… Yokluğunda özediğiniz, eksikliğini hissettiğiniz, gözünüzün gönlünüzün aradığı, varlıklarında ise mutlu olduğunuz  her ne var ise alışılmaya layık olanlardır. En azından kendimiz için…

Kötü alışkanlıklarınızın yerine iyilerini ikame etmeyi, zamanı kaliteli kullanabilmeyi, her fiilimizin amaç ve gaye sorgusunda olmasını ve alışkanlıklarımızı farkındalık bilinciyle yerine getirerek değişimleri yaşamanızı diliyorum.

 

Alışılmaya Layık Olanlar

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!