GEÇMİŞE ÖZLEM (NOSTALJİ) -2-

*Kaldı ki nostaljide idealize edilen yahut gerçekten ideal olan geçmişten bugüne bir model veya çözüm taşıma niyetinin sahiciliği de su götürür. Nostaljik tutum esas itibariyle maziye, ama yeniden kurgulanmış hayalî bir maziye kaçıştır. Üstelik sadece şimdiye ait sorumluluklardan, karşılaşılan güçlüklerden kaçış değildir bu. Aynı zamanda sorumlulukları ihmalin getirdiği vicdan rahatsızlığıyla, güçlüklerin karşısında duramama cesaretsizliğiyle, gayret eksikliğiyle, alternatif üretememe yetersizliğiyle yüzleşmekten de kaçıştır.

*Bu nedenledir ki sahte bir rahatlama hissi vardır nostaljide. Sürekli dillendirilen geçmiş özlemi, çaresizliğin, ümitsizliğin, edilgenliğin ve tembelliğin üzerini örtme çabasından başka bir şey değildir aslında. Nostaljideki sahte rahatlık, özlem duygusunu bile isteğe ağırlaştırıp yıpratıcı bir hale getirmek suretiyle elde edilir çoğu zaman. Bugünün sorumluluklarından kaçışın bir diyeti yahut kefareti gibi algılanabilmesi için özlem duygusunun acı verecek kadar yoğunlaştırılması gerekmektedir çünkü. Bu yüzden nostaljik tutumda geçmişin kendisinden ziyade hasreti daha çok sevilir ve bu hasret adeta bir mükellefiyet haline getirilir.

*Bazen özlenen geçmişi insanüstü niteliklerle kurgulayıp bugünün sıradan fanilerinin böyle yüksek bir hayatı yaşamasının imkansızlığına hükmetmeyi sağlayarak da yakalanır bu sahte rahatlık hissi. Yahut kişi kendini bugüne değil, özlediği geçmişe ait görüp geçmişteki üstünlüklerle övünme yolunu seçer. Bu yaklaşım dinî konularda lakayt davranan bazı insanların, “Benim dedem hocaydı, babam hacıydı” kabilinden sözlerle kendini aklayarak rahatlaması, daha doğrusu kendini kandırması gibidir. Meselenin özü de budur. Nostalji, insanın kendini aldatarak vaktini zayi etmesidir.

*Peki böyle bir aldanışa yakamızı kaptırmamak için ne yapmalı? Önce bu dünyanın bizim için bir imtihan yeri olduğunu hatırlamamız gerekiyor. İmtihan, mihnetle sınanmak demek. Nitekim Bakara suresinin 155. ayetinde Cenab-ı Hak, “Biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz.” buyuruyor. Yani dünya müslüman için bir cennet, bir rahatlık ve keyif çatma mekanı değil.

*Zorluklar, yokluklar, bela ve musibetler karşısında sabretmekle, istikametimizi bozmadan yürümekle sınanıyoruz burada. İmtihandan kaçmak sorumluluklarımızı ortadan kaldırmıyor. Kaçışın faydası olmadığı gibi bahanesi de yok. Çünkü Allah Tealâ, yine Bakara suresinin 286. ayetinde “kimseye gücünün yettiğinden fazlasını yüklemeyeceğini” beyan buyuruyor. Şu halde karşılaştığımız ya da karşılaşacağımız her türlü zorluk, mutlaka tahammül sınırımızın altındadır ve “ben bunun üstesinden gelemem” gibi bir mazerete sığınmamız mümkün değildir.

GEÇMİŞE ÖZLEM (NOSTALJİ) -2-

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!