KİMİZ ?‏-1-

İnsanın hayatına anlam veren “Ben kimim?” sorusu, modern hayatın hengâmesi içinde giderek perdeleniyor. Bu soruyu sormak kimilerine göre soyut, felsefî ve son tahlilde boş bir işle uğraşmak anlamına geliyor. Oysa insan, anlam merkezli bir varlıktır. İnsanı insan yapan ve onu diğer bütün varlıklardan ayıran şey, onun anlam-dolu bir hayat yaşama imkanına sahip olmasıdır.

Hayatımıza anlam veren “Ben kimim?” sorusu kimilerine göre artık eski önemine sahip değil. Çünkü insanların hayatını dolduran ve meşgul eden pek çok şey var. Geçim derdi, teknololoji, medya, eğlence kültürü, televizyon, alışveriş merkezleri ve hayatımızı dolduran başka meşgaleler, anlam üreten araçlar olarak görülüyor. İnsana hizmet etmesi gereken araçlar, birer amaç haline geliyor. İnsanın varlığıyla anlamlandırdığı şeyler, insanın hayatını anlamlandıran şeyler haline geliyor. Hiyerarşi bozuluyor ve her şey alt üst oluyor.

İhtiyaç duyduğu her şeye sahip olan bir kişi, neden kimlik sorunuyla uğraşsın? Modern kapitalist kültür bilinç altımıza bu fikri aşılıyor. İnsanın ihtiyaç duyduğu her şey bu dünyada varsa ve bunları elde edebilecek imkanlara sahipse, neden “ben kimim?” gibi büyük ve zor bir soruyla uğraşsın insanlar?

Durum gerçekten böyle mi? İnsan bu dünyada ihtiyaç duyduğu her şeye sahip olabiliyor mu? İnsanın ihtiyaç duyduğu şeyleri kim, nasıl ve hangi kriterlere göre belirliyor? Öncelikle sorgulamamız ve masaya yatırmamız gereken sorular bunlar.

Modern ekonomi “insanın ihtiyaçları sınırsız fakat kaynaklar sınırlıdır” önermesiyle başlar. Ve ilk tuzak burada çıkar karşımıza. İnsanın ihtiyaçları gerçekten sınırsız mıdır? Elbette değil. Ama sınırsız tüketim ekonomisi için insanın “ihtiyaçları sonsuz bir varlık” olarak tanımlanması gerekiyor. İnsan böyle tanımlanacak ki sürekli tüketmek istesin. Halbuki psikologlar sürekli tüketme duygusunun tatmin edilemez bir duygu olduğunu ve insanları mutsuz ettiğini bilimsel olarak ispatlamış durumdalar.

 Sistem kuracağım derken insanı unutan, insanı yücelteceğim derken düzeni ortadan kaldıran ideolojiler çağında yaşıyoruz. Sosyalizm ve kapitalizm, güya insan merkezli ideolojiler. Ama ikisi de insanın ne olduğundan habersiz. İnsanı değil, beşeri tanıyorlar onlar. İnsaniyet makamını değil, beşeriyeti ve nefisi yüceltiyorlar. Temel yanlış atıldığı için bütün yapı baştan sona bozuk kuruluyor.

 İnsanın kim olduğunu bilebilmesi için her zaman bir aynaya ihtiyacı vardır. İnsan aynaya bakacak ki nerede olduğunu görebilsin. İnsanın kendini muhasebe edebilmesi için de bir hakikat aynasına ihtiyaç vardır. Kur’an uyarıyor: Kendi haline bırakıldığında insan unutkandır, zalimdir, nankördür, yıkıcıdır, acelecidir. Ona kim olduğunu her daim hatırlatmak gerekir. Peki bunu kim yapacak? İnsana kim olduğunu ne, kim, nasıl hatırlatacak?  Devam edeecek

 

KİMİZ ? ‏ 1

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna