Kavuşmalarve Ayrılıklar

Doğumlar, bir kavuşma olduğu kadar aynı zamanda ayrılığı da içinde barındırmıyor mu? Sürekli bir yolculuk halindeyiz. Konuyoruz ve göçüyoruz bir yerden diğerine. Bir alemden öbürüne. Ruhlar alemiyle ElestBezmi’nde başlayan yolculuğumuz, kader kitabının sevki ile devam ediyor. Ana rahmine giden yolculuğun neticesiyle doğduğumuz dünyada başka bir boyut kazanıyor. Sonrası kabir alemi. Kıyamet, mahşer, hesap ve sonsuzluk yurdunda sürecek olan ebedi bir yolculuk. Yaratılış serüveninin dünya kısmındayız şu an.

Dünya üzerinde de bu hengâme, bir halden öbürüne geçiş, koşuşturma ve değişimlerle sürüp gidiyor. Devamlı bir kavuşma ve ayrılık içindeyiz anlaşılan. Bir boyuttan diğerine geçerken bulunduğumuz halden ayrılıp bir başka hale bürünüyoruz. Duygularımız, düşüncelerimiz ve hayatımızın şekillenmesi de böyle olmuyor mu? Sürekli bir kavuşma ve ayrılık halleri. Bir duygudan öbürüne bir fikirden diğerinegeçiyoruz. Bir dönemden başka bir döneme. Doğuşumuz ile birlikte yeni bir sayfa gibi bembeyaz bir hayata gözlerimizi açıyoruz.

Sanki kaçınılmaz bir kural gibi. Her vuslattan sonra bir uzaklık olacaktır muhakkak. Konumumuz nerede olursa olsun sonuna bir ayrılık mukadder olarak gizlenmiş. Nöbette bekliyor mübarek ve hüzünlü duygu! Dünya kahır yeri. Yük, insanın taşıdığı emanetler. Bir nimet tattırıyor arkasından vurucu darbe geliyor. Bir kavuşma armağan ediyor ardından ayrılığa sürükleniyoruz. Bir nimetin ardından yüz tokat geliyor yüzünüze. Evet işin özü aslında burada saklı. Her şey ayrılık ya da kavuşmalar arasında gizlenmiş. Sonu hayır getiren de hayırsız olan da yine bize ait yaşadıklarımız değil midir? Sonlar bu yüzden oldukça kıymetlidir. “Her şeyin sonu hayır olsun” demiş büyüklerimiz. Neden? Bütün bir ömürde ne varsa kazanç ya da kayıp adına sonlanmaya mahkûm şu hayatta.

Zannımca her şey bir vuslata gebedir. Ne kadar yaşarsak yaşayalım hayat ölüme gebe. Beraberlikler ayrılığa gebe. Ayrılıklar kavuşmaya gebe. Bir günden öbürüne göçmekle geçiyor ömür dediğimiz şey. Sonlar iyi ya da kötü buluşmalara hamile. Kaçınılmaz sonları karşılama biçimimiz de hayatın sonraki evresinde yaşayacaklarımızın şeklini ve şemalini belirliyor aslında. Sonlardan kaçamadığımıza göre; ya yeni bir vuslat yolculuğuna çıkacağız. Ya da kabullenmeyip bize uğrayan sona isyan ederek kendimizi harabeye çevireceğiz. Ancak ne var ki ister kabullenelim ister kabullenmeyelim hayat kendi gerçeğini öyle ya da böyle dayatacaktır. Kabullenmeye kabullenmeye kabullendirecektir.

Hayatımıza neyi almışsak muhakkak çıkacak bir gün. Hangi hayatta yer edinmişsek o hayat bizi kovacak er ya da geç. Peki sadece biz mi kovulacağız hep. Elbette bizi kovanlar da kovulacaktır. Kural bu değişmeyecek. Eden bulacak. Gidenden gidilecek. Kavuşmadan kavuşmaya koşanlar, ayrılıktan ayrılığa da koşmuş olacaklar aynı zamanda.

Mesele nedir o zaman mı diyorsunuz? İmtihan sırrıdır. İnsan olma kalitesidir. Tam da kendini işte burada belli eder. Beraberlikleri de ayrılıkları da karşılama biçimimizde gizlidir‘iyi insan mıyız?’ sorusunun cevabı. Hakkını veriyor muyuz kavuşmaların veya ayrılıkların. Beraberliklerin veya hasretliklerin. Her duygunun hakkı, hukuku insanca karşılık görebiliyor mu?

Mesele budur işte..!

Kavuşmalarve Ayrılıklar

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izledeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izle