Abdurrahim Karakoç…

Memleketinin zorlu sınavında, milli hissiyatın sesi olan edebi eserler ortaya koydu. İçinde yaşadığı çağının zorluklarını hep imalı bir dille anlattı ve anlatmak istediğini edebiyatın mizanzenliği içine yerleştirmeyi başardı. Hiciv yaptı ve öylece konuştu, konuşmanın dahi suç sayıldığı bir dönemde. Hatta bu gerçeği;  “Konuşsam suç, sussam hata. Zıkkım düşsün bu sanata!” diyerek öfke ile dile getiriyordu.  Evet, bu memleket insanın bir portresi, garip bir yolcusuydu bu hak davanın. Efendimiz ’in (sav); “Ne mutlu o gariplere” müjdesine nail olanlardan olur inşallah…

Şiirle hemhal bir aileden geliyordu kendisi. Gerçeği, lisanıyla dile getiren,  gerçekbir edebiyatçı ve halk şairiydi Karakoç. Susmadı kalemi, tüm kalemlerin sustuğu zamanlarda bile. Milli isyanımızın sesi ve sözü oldu onun şiirleri. Daha hayatındayken gördü 200’ün üzerinde şiirinin bestelendiğini ve bir o kadar şiirinin de albümlere okunduğunu.Kocaman bir şair yüreği vardı onun. Düşkünler, ezilenler, horlananlar, inananlar ve güçsüzlerin çığlığı idi, onun yüreği ve kalemi.

İlkokul mezunu olmasına rağmen en üst perdeden Türk dilini kullanması ve böylesine derinden şiirler üretmesi dudak ısırtmıştır herkese. Hasetçilerine de kapak olmuştur onun edebiyatı. Halkın bizzat içinde yer alıp, sorunları, dertleri, kangren olmuş toplumsal yaraları aynelyakin bilerek yazardı. Masabaşında ve yazar odalarında yazı ve şiir üreten sosyetiklerden değildi büyük şairimiz…

İnşallah Necip Fazıl Kısakürek, SeyyidAhmet Arvasi, Osman Yüksel Serdengeçti, Haluk Nurbaki, Ayhan Songar ve daha niceleri gibi merhum Abdurrahim Karakoç’un hatırası da bu milletin gönül dünyasında rahmetle, minnetle ve şükranla yaşamaya devam edecektir. Hem de asırlarca! Evet, şimdi senin lisanınla sesleniyoruz bizde sana. Gerçekten de senin ardından; “Lambada titreyen alev üşüyor” Mihriban’ını gizleyen büyük aşık, büyük dava insanı, idol ve ekol insan diyoruz…

Üstad Karakoç’un şiirleriyle bilinçli bir şekilde ve derinlemesine tanıştığım zaman; 1990 yılıdır.  Henüz 18 yaşında deli çağımdaydım o günlerde. Bütün Şiirleri, Vur Emri, Kan Yazısı, Şiirler gibi bir çok eseri o günlerden miras olarak halen kütüphanemdeki yerini koruyor. Yıllardır onun şiirlerini okudu ağızlarımız. Keder yüklü zamanlarımızda onun mısraları dert ortağımız oldu çok zaman.  Hangimiz onun şiirlerinden nasiplenmedik ki? Hangimiz onun sözlerinin bestesinden manayı solumadık ki? Edebiyatın ve şiirin içine girip de onun dizelerindeki hicvi ve gizemi, bir o kadar da mana yüklü zenginliği görmemek mümkün müydü? Gençlik yıllarımızın başköşesindeki kitaplardı onun; “Kan Yazıları, Şiirleri” hangimizin aşk ve anı defterleri onun şiirleriyle süslü değil ki?

 

Ömrü Hz. Ebubekir’in ve Hz. Osman’ın (ra) ömürlerine mutabık oldu. Her ömür için tayin edilen bir süre var muhakkak. Yaş itibariyle 80 leri vursa da, kolay yetiştiremeyeceğimiz ülke insanları için bu yaşlar yetmiyor bize. Keşke bir o kadar daha yaşayabilseydi isteği ve duası geliyor içimizden. Çok yönlü, numune bir insan olarak akıl ve duygu dünyamızda yerini alırken, edebiyat dünyası da onu unutmayacaktır hiç kuşkusuz. İyiki geride kendisini hatırlatacak ve dualarla andıracak güzel şeyler bırakıp gidiyor böylesi güzel ve özel insanlar.  Her ne kadar ruhunu dava arkadaşı Muhsin Yazıcıoğlu ve Tacettin dergahının uluları arasına emanet etmek istediyse de her nedense bu mümkün olamadı. Şimdi kabri, BağlumdaAbdülhakimArvasi Hz. Horasan Evliyaları, Ali Faik Yurtöven Efendi ve Asım Köksal Hocaefendi gibi büyüklere komşudur.

Yüce Allah’tan (cc)niyazımız; milletimize Karakoç gibi büyük insanları tekrar yetiştirmeyi nasip etmesi ve hayatımızda onun gibilerin boşluğunu dolduran samimi insanları eksik etmemesidir. Sen hep; “Unutursun Mihribanım” diyerek tüm aşıklara yıkılmamalarını ve sevdiklerimizi kaybetmeniz karşısında, her şeye rağmen alışmamız gerektiğini öğütledin. Ancak, sensizliğe, sensiz şiire ve edebiyataalışmakta zorlanıyoruz büyük üstad!

Vefat yıldönümü vesilesiyle kendisine rahmet diliyorum. Mekânı cennet, ahiretteki arkadaşları kutlu büyükler olsun, güzel insanın.

Abdurrahim Karakoç…

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!