Bu manipülasyonlar tesadüf olabilir mi?

Hemen
hemen her seçim öncesi AK Parti iktidarının gücünü kaybetmesi için ‘CHP ya da
HDP’ye oy verin’ çağrısı yaparak Türkiye Cumhuriyeti’nin halk oyuyla seçilmiş
ilk cumhurbaşkanına karşı bitmek tükenmek bilmeyen bir karalama kampanyası
yürüten Batı dünyası, yıllardır çeşitli kılıflara büründürerek
sürdürdüğü Türkiye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığını artık
gizleme gereği duymadan bağıra bağıra dillendiriyor. Şunu iyi biliyorlar;
Türkiye bölgedeki gücünü artırdıkça onların gücü zayıflıyor. Kendi
güdümlerinden çıkan bir Türkiye rekabeti onların çıkarlarına zarar veriyor.
Saldırılarının temel nedeni bu. 

Coğrafi
yakınlığını göz önüne alarak öne Batı imalatı DAEŞ’ten başlayalım. 1 Kasım
seçimleri öncesi DAEŞ, yayınladığı bir video ile Türkiye’de yapılacak genel
seçimler için boykot çağrısı yaptı. Boykot çağrısını Türkiye’den DAEŞ’e katılan
Bursa nüfusuna kayıtlı Fatih Acıpayam yaptı. Acıpayam, örgütün internet
sitesinde yer alan video “Ey Türkiye halkı, 1 Kasım seçimlerinden uzak
durun”
çağrısında bulundu… bunu bir kenara not edelim.

Devam
edelim.. seçim öncesi Independent’tan çarpıcı analiz: İngiliz Independent
Gazetesinin köşe yazarı ve dış politika uzmanı Patrick Cockburn, BBCTürkçe’nin
aktardığı “Türkiye kendini mahvetmek üzere mi?” başlıklı
değerlendirmesinde Esad Yönetiminin hala yerinde olduğuna, bir Kürt devletinin
kurulması olasılığının da bulunduğuna işaret ederek Ankara’nın Suriye
politikasının, “tam bir fiyasko” olduğunu
savunuyor.

İngiliz
dergisi The Economist rotayı yeniden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a
çevirdi. Seçime iki gün kala (30 Ekim Cuma) yayınladığı son
makalesinde, Türk seçmenini açık açık muhalefet partilerine oy vermeye
çağırdı.

Demokratik
yollarla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Sultan” olduğunu
ileri süren dergi, cumhurbaşkanını “köşeye sıkışmış”
olarak nitelendirdi.

“Türkler,
rakiplerine oy vererek ona karşı çıkmalı ve Erdoğan’ı tekrar bir yıl önce
geldiği makamının törensel çerçevesine oturtmalı.”

“Kamuoyu
yoklamalarının çoğu HDP’nin yüzde 10’u geçeceğine işaret ediyor. Bu da
parlamentoda hiçbir partinin hükümet kuracak çoğunluğu elde edememesi demek. Bu
kez cumhurbaşkanı hükümet kurma görevini sabote etmemeli.”

The
Economist’in Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a sert eleştiriler içeren bu uzun
başyazısında özet; HDP’ye oy verin.

Seçime
bir gün kala The Guardian: “Seçimler öncesi medya ağır baskılarla
karşı karşıya!”
başlıklı İstanbul’dan
Kareem Shaheen ve Şafak Timur imzalı yazıda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a
muhalif gazeteciler görevden alınıyor, hatta saldırıya uğruyor. Muhalefet
yanlısı yayın kuruluşlarına baskınlar yapılıyor. Gözlemciler, bunu Ankara’da
değişim ve hesap verilebilirlik isteyenlere yönelik bir yıldırma girişimi
olarak niteliyor”
deniyor.

Atasözümüzdür;
it ürür kervan yürür.. Türkiyemizin kervanı da yürümeye devam ediyor. Ancak
insan merak ediyor; acaba bu ürüyen güruh 1 Kasım seçimlerine de çemkiriyor mu
diye. Merakımın cevabını BBC Türkçe servisinde buldum: BBC Türkçe’nin
alıntıladığı
İngiliz Economist dergisinin son sayısında yer alan
uzunca bir makalede, AK Parti’nin seçim zaferine yer verilirken, yazıda “Erdoğan’ın
zaferi Türkiye’yi daha da, halk desteğine sahip güçlü adamların kurumları
sindirdiği, zayıf bölünmüş muhalefet üzerinde hâkimiyet kurduğu, Rusya,
Venezuela ve diğer bağnaz demokrasilere benzetecek”
denmek
suretiyle itibarsızlaştırmaya çalıştığı görülüyor.

Şimdi
yazımın başlığına dönüp yüksek sesle düşünüyorum; tüm bu manipülasyonlar,
yönlendirmeler ve değerlendirmeler tesadüf olabilir mi?

Bu manipülasyonlar tesadüf olabilir mi?

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!