“İki şey
ruhumu karartır; konuşacakken susmak, susacakken konuşmak” demiş Sadî. Ne güzel
de söylemiş. Gerçekten de öyle değil mi? Konuşmamız gerekirken susuyoruz,
susmamız gerekirken de konuşuyoruz. O zaman da ruhumuz kararıyor, gavsaramız
daralıyor, sıkılıyoruz, strese giriyoruz.

 
Yıllardır bu ülkede kitleler
kelimeler ve kavramlarla avutuldu, kavramlarla yönlendirildi. Kimi makyajlı,
kimi maskeli, kimi büyülü kavramlarla. Toplum olarak hiç bir zaman tam
anlamadığımız bu kavramların kimisi hissi hayatımızı sömürdü, ümitlerimizle
oynadı, kimisi de düşünce dünyamızı bulandırarak itikadî hayatımızı tehlikeye
attı. Doğru düşünebilme, sağlıklı karşılaştırma yapabilme kabiliyetimizi
yitirdik.

 
Birisi eskiyince hemen bir
yenisi imal edildi bu kavramların. Ve biz, fikrî, siyasî, itikadî, ictimaî ve
hissi hayatımızda bu kavramların sahte güzelliklerine bir şıpsevdi saflığıyla
tutuluverdik. Adeta büyülendik ve hatta uğurlarına kurbanlar verdik.
Kimimiz için bir övünç madalyasıydı bazı kavramlar: İlerici, çağdaş, aydın
gibi. Kimimiz için de utanç yaftası kavramlar vardı: Gerici, yobaz, çağdışı
gibi.

 
Kavramlarla sürüp gidecek bir
savaş başlatılar. İmtiyazlı kavramların bağlıları, hor görülen kavramlarla
suçladı, aşağıladı ve mahkum etti birçoklarını. İlerici-gerici, sağcı-solcu,
yobaz-aydın çatışması başladı. Çağlar boyunca tek millet olarak yaşayan
insanımız, kavramların marifetiyle çok hızlı bir şekilde bölünüvermişti.
Maalesef şimdilerde de yıllarca birlikte yaşamış, aynı gayeler uğruna canlar
vermiş kardeşleri birbirine düşürme gayreti içerisindeler.

 
Uçsuz bucaksız bir coğrafya
üzerinde Allah’ın adını, Allah’ın adaletini egemen kılmayı varlığının gayesi
yapmış bir milletin evlatları, kendilerini cihanın efendisi yapan değerlere
sadık kalmak istedikleri için “gerici-yobaz” gibi kavramlarla itham edildiler.

 
Gazâ meydanlarında değil,
entrika ve desiselerle mağlup edilmiş ve artık haşmetini kaybetmiş zavallı
Müslüman Türk insanının gönlünde artık bu itham ve iftiraların acı tohumları
yeşerecekti ve yeşerdi de. Böylece, Adriyatik’ten Çin Denizine uzanan
topraklarda bin bir renk cümbüşüyle ama kardeşçe yaşayan bir millet, şuursuz
kinler ve  husumetlerle bölünmeye zorlanmakta, derin ve yüksek uçurumlarla
ayrılmaları için olanca güçleriyle sinsice, kalleşçe çalışmaktalar.

 
Bu çalışmalar öyle planlı,
programlı yapılmakta, her şey inceden inceye hesap kitap edilmekte ki, çalışma
alanları bırakın büyükşehirlerimizi, küçük kazalara, hatta köylere kadar
uzanmakta. Küçük bir ilçenin mahallelerinde bile temsilcileri, yardakçıları
mevcut.

 
Bir bakmışsınız falan ilçe ile
uzaktan yakından hiç alakası olmayan, hiç bir bağlantısı bulunmayan birisi
gelmiş, ilçenin göbeğine bir ticarethane açmış, güya ticaret yapmakta.
Böyleleri öyle masum kişiler ki bir bakmışsınız falan topluluğun, filan
cemaatın belki de falanca tarikatın içinde, bir bakmışsınız falan siyasi
partinin mensupları ile kol kola gezmeye başlamış. İşin garip tarafı izzet,
itibar da görüyorlar. İlçede çıt çıksa haberleri var. Görevleri belli;
kafaları karıştırmak, fesat çıkarmak.Bu günlük hoşça kalın.

KAVRAMLAR

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet girişdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet giriş