KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BOYUTU

KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BOYUTU

Türkiye’de kayıt dışı ekonomiye ilişkin ilk çalışmalar kayıt dışı ekonominin nedenleri ve sonuçları üzerine yoğunlaşmış olmasına karşın daha sonraki çalışmalar kayıt dışı ekonominin çeşitli yöntemler kullanılarak ölçülmesine ve yapısal durumunun incelenmesine yönelik olmuştur. Genel olarak kayıt dışı ekonominin, mal ve hizmet üretimine konu olmasına karşılık ekonominin geleneksel ölçüm yöntemleriyle bütünüyle tespit edilemeyen ve GSMH hesaplamalarına yansımayan alanları kapsadığı kabul edilmektedir. Ülkeler itibariyle kayıt dışı ekonominin büyüklüğüne bakmak, ulaşmak istediğimiz noktayı belirlemek için önemli olacaktır. Friedrich Schneider (2002), gelişmekte olan ekonomiler, geçiş ekonomileri ve OECD ülkelerinden oluşan 110 ülkede kayıt dışı ekonominin tahmini büyüklüğünü belirlemiştir. 2000 yılındaki kayıtlı ekonominin ortalama büyüklüğünün yüzdesi olarak kayıt dışı ekonominin ortalama büyüklüğü, gelişmekte olan ülkelerde %41, geçiş ekonomilerinde %38 ve OECD ülkelerinde %18 olarak belirlenmiştir. Türkiye %32,1 ile OECD ortalamasının oldukça üzerindedir. Vergilendirme ve sosyal güvenlik katkıları kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü belirleyen temel etmenler arasındadır.

Türkiye’de kayıt dışı ekonominin büyüklüğü konusunda kayıt dışılığın tanımı gereği üzerinde uzlaşılan ortak bir rakam bulunmamaktadır. Bu büyüklüğü tahmine yönelik çalışmalar birbirlerinden farklı sonuçlar vermektedirler. Kayıt dışı ekonomiyi ölçmeye yönelik çalışmalarda kayıtlı ve kayıt dışı ekonominin birbiriyle iç içe geçmesi nedeniyle kesin sonuçlar verecek yöntemler kullanılamamakta ve tahmin metotlarından faydalanılmaktadır. Ülkemizde kayıt dışı ekonomiye yönelik çalışmalar, bu sorunun mali boyutunun gelişmiş ekonomilere kıyasla hayli yüksek olduğunu göstermektedir. Türkiye’de kayıt dışı ekonominin büyüklüğünü belirleyebilmek için çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Basit parasal oran, vergi yaklaşımı, ekonometrik yaklaşım, nakit oran, işlem hacmi, input-output yöntemi, istihdam yaklaşımı, karma yöntem gibi çeşitli yöntemler kullanılarak aynı ya da farklı yıllar için yapılan çalışmalarda kayıt dışı ekonominin GSMH’ya oranının %2 ile %70 arasında değiştiği görülmektedir. Kayıt dışı ekonomiye ilişkin tahminler, kayıt dışı (gözlenemeyen) ekonomide gerçekleşen işlemlerin, ekonomide bıraktığı izlerin takip edilmesi ile elde edilen rakamlardır. Hesap Uzmanları Kurulu (HUK) input-output yöntemini uygulayarak 1998–2004 arası dönem için kayıt dışı ekonomi büyüklüğünü hesaplamıştır. Belli bir dönemde sektörler itibariyle yaratılan katma değerlerin toplamı, ulusal KDV tabanını oluşturmakta ve bu taban üzerinden hesaplanacak KDV, ilgili dönemde beklenen toplam KDV’yi vermektedir. Kayıt dışı ekonominin boyutunun hesaplanması, DİE’nün yayınladığı, sektörler arasında mal ve hizmet akımını gösteren, input-output (girdi-çıktı) tablolarından hareketle KDV uyum ve kaçağının bulunması esasına dayandırılmıştır.

HUK tarafından yapılan ölçümlerde, Türkiye’de 1998–2004 yılları arasında kayıt dışı ekonominin GSMH’ya oranının %26–37 arasında değiştiği hesaplanmıştır. 1998 yılı kayıt dışılık oranı %37 olarak en yüksek seviyede, 2000 yılında ise %26 olarak en düşük seviyede hesaplanmıştır. Kayıt dışı ekonomi ile bağlantılı olan kayıt dışı istihdam, günümüzde tüm ülkelerin en önemli ekonomik ve sosyal sorunlarından birisidir. Son dönemde, küresel rekabetin artması, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle beraber kayıt dışılığı da içinde barındıran üretimde esnekliğin artması ve buna bağlı olarak resmi olmayan işgücü piyasasının toplam işgücü içinde önemli oranlara ulaşması, kayıt dışı istihdam sorununun büyümesini tetiklemektedir. Hanehalkı işgücü anketi sonuçlarına göre, 2007 Aralık itibariyle toplam istihdam 20.443.000 kayıt dışı istihdam ise 8.868.000’dir. 2006 Aralık itibariyle %47,1 olan kayıt dışı istihdam oranı 2007 yılsonunda %43,4’e düşmüştür. Toplam istihdamın çok önemli bir bölümünü kayıt dışı istihdam oluşturmaktadır. Kayıt dışı istihdamın hangi sektörlerde yoğunlaştığının belirlenmesi kayıt dışı ekonomi ile mücadelede doğru tedbirlerin belirlenebilmesi açısından önemlidir. Bunun için TÜİK tarafından yapılmakta olan Hane Halkı İşgücü Anketleri’nin sonuçlarını incelememiz gerekmektedir. Ekonomik faaliyetlerin sektörel dağılımına bakıldığında, 2007 yılında hizmet sektörünün %49,5 ile birinci sırada yer aldığı görülmektedir. Hizmet sektörünü sırasıyla tarım, sanayi ve inşaat sektörleri takip etmektedir. Kaynak: GİB

Saygılarımla, Şakir GÜRLÜK, SM.MALİŞAVİR,

http://sakirgurluk.musavirlik.org

 

KAYIT DIŞI EKONOMİNİN BOYUTU

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!