Mesuliyet Çığlığı Nurettin Topçu

İnsanı kendi mecrasına çeken hayat neler yapmaz ki kişiye? Önüne katar, sürükler, savurur, yoğurur veya unutur. Ancak bazı insanlar vardır ki, hayat onları değil, onlar hayatı yoğurur. 20. yüzyılda yetişmiş en değerli fikir insanlarımızdan, istisna bir dava adamı, düşünür… 66 yıllık ömrüne çok çaba sığdırmış nadir ruhlardan birisidir. Milletinin meseleleri için koca bir ömür harcayan, fedakârlık insanıdır kendisi. Elbette bir yüzyılda nadir gelen ve yetişenlerden biri olarak vefat yıldönümü vesilesiyle Nurettin Topçu’yu hatırlatmak istedim bu yazımda.

1909 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Topçu, Osmanlı çocuğu olarak doğup  Cumhuriyet aydını olarak hayatına devam etti.  Hiçbir zaman dönemin adamı olmadığını görüyoruz. Farkını hissettiren, “zaman” ın değil, “hakikat”in insanı olan bir yaşam sürmüştür. Paris’te felsefe doktorasını verirken de liselerde öğretmenlik yaparken de “hayata uymak” gibi bir kaygısı olmadığına şahit oluyoruz.
Onun yolculuğunda yürüyüşü ve menzili belliydi. İnsanın kendisini değil hakikati yüceltme yolculuğuydu ilkesi ve düşüncesi.  Yaşamanın binbir heva ve zevki yerine yaşatma aşkına gönül vermiş bir dünyası vardı. Hayatını ve şahsiyetini incelediğimizde; sabır, azim, tevazu, olgunluk, çalışkanlık, onur ve derinlik gibi daha birçok hasletleriyle karşımıza çıkıyor.

Modern dünyanın ‘uyum sağla, akıntıya kapıl’ diyen kolaycılığına karşı dimdik duran bir iradenin temsilcisi. Yazıları, düşünceleri, kitapları ve çalışmaları ile hayatı hakka uydurmanın sancısı ile geçen bir ömür. Öyle ya! Hayat dediğimiz nedir ki? Bir yığın alışkanlık, bir ton beklenti, hesap, kitap, çıkar, korku ve menfaat. Hayatın kendisine uymak, aslında hayatın karanlık taraflarına boyun eğmektir. Oysa Nurettin Topçu ve onun gibiler insanı eğmeye değil, insanla birlikte hayatı doğrultmaya çalışmıştır. “Bizim hareketimiz mesuliyet hareketidir; davamız hayata uymak değil, hayatımızı hakka uydurmaktır.” derken bizi derinden sarsıyor. Onun mesuliyet dediği şey, yalnızca sorumluluk olmamalı. Vicdanla taşınan, ruhla omuzlanan bir yük olmalı. İnsanı gece yarıları uykusuz bırakan, yalnız kalınca yüzleşmek zorunda bırakan o derin sorumluluk duygusu. Sadece kendine değil, Rabbine ve insanlığa karşı duyulan vefa borcu… Topçu’nun felsefesi, kuru akıl yürütme değildir. Ruhun ve vicdanın haykırışıyla gelişen bir hareket ve irade felsefesi. İnsanın pasif bir varlık değil de hakikat için mücadele eden, savaşan ve direnen bir özne olması gerektiğini savunur.

Evet, hayatı hakka uydurmak kolay değil. Belki yalnız kalmayı göze almak gerekir. Belki kınanmak, dışlanmak, anlaşılmamak. Ama hakikat, ancak bu bedeller ödendiğinde parıldar. Peki bugün bizler neyin peşindeyiz? Hayata uymak için mi yaşıyoruz? Konfora, kariyere, popülerliğe uymak için mi çırpınıyoruz? Yoksa hayatımızı hakka uydurmanın çilesine talip miyiz? Hakkın sesi, çoğu zaman sessizdir; gösterişli değildir. Belki alkışlanmaz, belki anlaşılmaz. Ama vicdanların derinliklerinde yankılanır… İşte Nurettin Topçu’nun yolculuğu böyle bir yürüyüştü…

10 Temmuz 1975 de; ardında sessiz ama derin bir iz bırakarak bu dünyadan göçtü. Mesuliyetin; bazen sevilmemeyi, anlaşılmamayı, hatta unutulmayı göze almak olduğu bilinci içinde…

Ancak, biz kendisini unutmadık. Rabbim de unutturmasın. Rahmet ve dua ile…

Mesuliyet Çığlığı Nurettin Topçu

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - Aviator oyna - instagram followers buy - mersin escort - sms onay - likit - funbahis - dede demo - misty casino - marsbahisdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - Aviator oyna - instagram followers buy - mersin escort - sms onay - likit - funbahis - dede demo - misty casino - marsbahis