PİŞMAN OLMAYACAĞINIZ BİR GÜNÜNÜZ OLSUN

Konumuz ve
konuğumuz ibadullah (Allah’ın kulları) ise, kul olma şerefiyle şereflenmiş,
eşrefi mahlûk insan, hem değer verir ve hem de değer bulur. İşte o yolun
yolcusu da yolu da kutsaldır. Kutsal yolun yolcusunun, en büyük değeri,
diğergamlığıdır.

            Büyüklüğünün
ve asaletinin temel yapı taşlarından olan insanlık, başkaları adına da düşünebilme,
empati kurabilme, kendisi için istediğini başkaları adına da isteyebilme
erdemini yakalamış olan insandır.

            Sadece
kendi menfaatini düşünen, rahatından ve lüksünden asla taviz vermeyen, nokta
mesabesindeki menfaati için, arzın bir mıntıkasını cehenneme çevirebilen insan,
rotasından çıkmış serseri kurşun gibidir. O artık vahşetin, kanın, gözyaşının
aracı konumundadır.

            Hırslarının
ve şehvetinin kölesi olmuş insan, kendi “Ben”iyle ilgili olan her şeyi kutsar
ve önemser. Ama menfaatinin tersine bir durum olduğunda ise canavarlaşır ve
tanınmaz bir hale gelir.

            Maddenin
esiri veya nefsinin kulu ya da kölesi olmuş, çıkarcı, obur, şükür yoksunu,
hasetçi, megaloman tiplerin ise insana dair bir değer üretmeleri mümkün
değildir. Sizin dünyanıza ait değerli ne varsa, onun dünyasında birden değerini
yitiriverecektir.

            Yeni
değerler bulup, yenidünyalar keşfetmemize ihtiyacımız bulunmamaktadır. Bizler,
insanlığın gördüğü en şerefli medeniyetin çocuklarıyız. Bizler, en hakiki
davanın erleriyiz. Bundan dolayı yeni medeniyetler keşfetmeye ihtiyacımız
yoktur bizim. Bizler, sadece terk ettiğimiz öz yurdumuza, insanlık mektebine
dönsek bize yeter de artar bile. Ne var ki kapitalist dünya buna pek fırsat
tanıma eğiliminde değildir. Ama bizler onların izinde ve izninde hareket eden
kişiler değiliz ki onlardan icazet alalım.

            Kendi
dünyalarını kurmayan ve kuramayanlar ancak başkalarının hayatını taklit
ederler. Bu ise hiçbir taklit aslının yerini dolduramaz. Dolduramadığı gibi
aslını da yüceltir.

            İşte
bu ayda Ramazanın bize kazandırdıklarından biri, iyilik medeniyetini kurmaktır.
Tasadduk medeniyeti sanat haline dönüştürmektir. Sanatsal bir ruhla sadakalar
vermek, verirken de ne verende ve ne de alanda hiçbir minnet duygusuna yer
vermemektir. Kısacası alan el ezilmeyecek, verene minnet duymayacaktır. Veren
ise kendindeki bir emaneti ifa etmenin, sahibine teslim etmenin huzurunu
yaşayacaktır.

            İşte
saadet yurdunun insanları hem verirken mutludurlar ve hem de alırken
mutludurlar. Çünkü her yaptıkları kendi adlarına değildir. Allah adına
verirler, Allah rızası için verirler. Hiçbir rıza Allah rızasının önüne
geçemez.

            Fıtratın
sadakaları verilir. Çünkü korunması gereken fıtrattır. Bilir ki fıtır
sadakasını verirken aslında varlığının hamdini ve şükrünü ifa etmektedir.
Zekâtını bu ayda verir ki sevabını katlamış olsun.  Bilir ki bu ayda yapılan Farz ibadetler bile
diğer aylarda yapılan farzlardan yetmiş kat daha sevaplıdır.

            İftar
sofralarında fakir fukara ve dul yetimlerle beraber olmanın, bir lokma ekmeyi
beraber paylaşmayı en büyük mutluluk sebebi bilir.

İşte ramazan mektebi bize bunları
öğretti. Ramazanlaştık, daha keskin ve daha bilenmiş bir hal aldık. 

            Hoş
geldin Şehri Ramazan!

PİŞMAN OLMAYACAĞINIZ BİR GÜNÜNÜZ OLSUN

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna