Sessiz Devrim ve Cumhurbaşkanı..-3

İki günlük değerlendirmenin özüne bakıp çığlık çığlığa bağırmak istiyorum: Ey sorumlu hakimler, savcılar, avukatlar; hukuk adına, adalet adına, toplumsal vicdan adına kendinde söz söyleme misyonu görüp, hüküm ihdas etmede hukuk labirentlerinde f1 pilotlarına taş çıkartan hızla rol alanlar, hukuk literatürüne girecek bu garabet karşısında ne düşünüyorsunuz?!.. Bunu yüksek sesle bizimle de paylaşmaz mısınız? Toplumun gerilen sinirlerini teskin edecek, bunalan ruhlara bir ferahlık serpintisi getirecek bir çift sözünüz de mi yok? Vicdanları kararmış, boğazına kadar ideolojik saplantılara batmış, insanlığını yitirmiş sözde hukukçulara karşı demokratik tavrınızı bugün ortaya koyamayacaksanız, sizin “Hukuk Adamı” misyonunuza nasıl güveneceğiz? Vicdanlar ölüm uykusuna daldığında insanlığını yitirmiş sözde hakimlerden adalet bekleme safdilliğinden kurtuluş için bir uyarana ihtiyaç varken, Evrensel hukukun teoride ve pratikte hiçbir karşılığı bulunmayan böyle bir Yargıtay kararı, yargılanmaya değer mi değmez mi?

 

Türban akılcılığa aykırı diyen yobazlar, türbanlıların artık Türkiye sınırlarını aşan başarılarını görmüyor/göremiyor yada görmekten aciz iseler; türbanlıların başta Üniversite giriş sınavları olmak üzere girdikleri her türlü sınavda türbansız kardeşlerine fark atmalarını acaba kendilerine nasıl açıklayabiliyorlar? Tıp gibi, Hukuk gibi, İktisat gibi  en zor bilim dallarında başarılarını –tüm kısıtlamalara, engellemelere rağmen- kanıtlayan, “öteki”leştirilen toplum katmanı aidiyetini inkar etmeden varlığını herkese kabul ettiren başarı sahiplerinin akılcılıklarından nasıl kuşku duyar da bunu yargı kararlarının “hakim kanaati”ni aşan “niyet okuma”larına konu eder ve bu “niyet okuma” üzerine hüküm inşa edersiniz?

 

Şimdi bunun adı hukuk mu? altına imza koyan hakim hakim mi? bu kararı onaylayan Yargıtay’a işi düşen eğer onlardan değilse, nasıl güvenecek? Türbanın altındaki zihniyeti o hakim nereden ve nasıl bildi? İspat edilememişse, eleştirinin ağır veya hafif olduğunu nereden bildi? Bir insanın başını örtmesi aklını ne kadar etkiler? O hakime göre kasket takanların, fötr şapka giyenlerin de mi, altındaki zihniyeti değişiyor? Ve bu hakimler, bu karara, “HUKUK” mu diyorlar?

 

Yargıtay’ın değerli hakimleri, bir olayın, hangi maksatla gerçekleştiğini nereden bileceksiniz? Kararın gerekçesinde, başörtüsünün siyasi maksatla kullanıldığıyla ilgili bir şey yok, iyi görebildiniz mi? Hangi hakla, herhangi birinin kıyafetinin bir parçasını kullanma maksadını anlamlandırabiliyorsunuz? Buna küstahlık hatta küstahlıktan daha öte “yobazlık” denirse, bu bir hakaret olur mu?

 

Yargıtay’ın onadığı bu kararı okuyunca, insan kendi kendine düşünüyor; acaba başı örtülü maktullerle ilgili cinayet, başı örtülü tecavüz mağdurları, başı örtülü gaspa uğramış insanlar ve daha akla gelebilecek tüm insan hakkı mağdurlarının dosyalarına da bu kıstas uygulanıp, “senin başın örtülü olduğuna göre” öldürülmeyi, tecavüze uğramayı, gasp edilmeyi vs. vs. “hak etmiş” bir varlıksın(!) mı deniyor Yargıtay kararlarının yazıya geçirilmeyen ön kabulleri arasında? Eğer böyle ise,  Adolf Hitler’e atfedilen “Gün gelecek öldürmediğim her Yahudi için bana küfredeceksiniz” hezeyanı, ülkemiz hukukuna uyarlanıp her inanan insanın peşin peşin suçlu olduğu ön kabulünü içeriyorsa, bunlara karşı birilerinin de çıkıp “bu kararları veren, bu zihniyeti taşıyan insanları, inancı doğrultusunda başını örtenleri hakarete maruz bırakıp eziyet eden gaddar mahlukatlara prim verenlerden hesap sormadığınız için Allah katında hesap vereceksiniz.. İşte o hesap günü için bekleyecek sabrım kalmadı” çılgınlığına tahrik edilmesini geçmişteki Danıştay saldırısında yaşamadık mı?

 

Alparslan Arslan isimli bir ajan provokatörü Danıştay’ın üstüne saldırmadan önce, Danıştay’da da buna benzer rezil bir karar aldırılmış; okul dışında taktığı başörtüsü yüzünden ceza alan bir öğretmene verilen cezayı onamıştı Danıştay. “… sen çocuklara örneksin, okul dışında da bu kılıkla gezemezsin” tarzı bir hezeyanı kamusal alandan sokaklara taşıyan garip bir zırvayı “TÜRK MİLLETİ ADINA” karar altına aldırmış ve Türkiye’nin yuvarlanmak istendiği bir kaotik ortama kapı aralamak istemişlerdi. Korkarım, Yargıtay’ın bu kararı, YARSAV ve HSYK’nun siyasi duruşları da isteyerek veya istemeyerek benzer bir kaotik ortamın hazırlanması adına farklı kulvarlarda misyon edindiklerini düşündürüyor.

Sessiz Devrim ve Cumhurbaşkanı..-3

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna