Ahlak mı Etik mi?

Bilimsel veriler her zaman doğru sonucu vermemekte. Bilim yapanlar da zaten ortaya koydukları görüşlerinde “bizim görüşlerimiz mutlak doğrudur” diyemiyorlar. Bu gün ortaya konan bir tez, ertesi gün başka bir tezle ya da anti tezle çürütülüyor. Yanılmışız deyip yeni olan görüşe uyum gösteriliyor. Bu bilim yapabilmenin yoludur. Özgür düşünce olmadan bilimsel gelişmeye kapı aralanamayacağı düşünülüyor. Bu yüzden bilim çevrelerince vahiy ürünü olan dine ve dini kaynaklara da dogma olarak bakılıyor. Bilimsel bir sav için, din eksenli cevap verilince ilk tepkiyi yine bilme iman etmiş olanlar veriyor! “Bilim bunu kabul etmeden biz kabul etmeyiz” diyorlar. Oysa dinin kuralları mutlak doğruları ele verirken, bilimin bu gün kabul ettikleri yarın kendi ağızlarından reddediliyor. Çoğu; izm, akım, ekol, görüş ve felsefi yaklaşım temelini bu yapıdan almakta…

Dolayısı ile bilim yapabilmek için bilimsel veriler ve yöntemler ışığında yol almak kaçınılmazdır. Zaman zamanda tüm bilimlere rehberlik yapan vahiyden aşırma kopyacılıklar yapıldığı da bir hakikat değil midir? Peki, nasıl yapılmakta bu aşırma işlemi? Pek tabiî ki benzetme ya da devşirme usulü ile. Sorunların çözümüne yönelik sunulan reçete, evrensel ahlakı parçalayarak, parçalı ahlak adlandırmaları şeklinde karşımıza çıkmakta. Bilim ahlakı, siyaset ahlakı, memurluk ahlakı, tıp ahlakı, meslek etiği vb. Her konuda bir ahlak veya etik kavramlaştırılmış. Oysa vahyin süzgecinden geçmiş genel ahlak kuralları bunların hepsini içine almıyor mu? Bilimin ahlakıyla siyasetin ahlakı, historizmin ahlakıyla hedonizmin ahlakı, fikri akımların ahlakı ile vahiy ahlakı birbirleri ile karşı karşıya geldiğinde; söyler misiniz hangisini tercih edeceğiz? Alın size çatışma kuramı. Huntington’un kulakları çınlasın(!) Yok, çıkarlar bunu gerektiriyor derseniz bu defa; Makyavel’in kulaklarını çınlatmış olalım…

Çoğu meselede olduğu gibi etik konusunda da aynı çelişkiyi yaşamıyor muyuz? Değerlerimizin aşınmaya tabi tutulduğu, her güzelliğin buharlaşarak bulutların arasında seyahate çıktığı inkârı mümkün olmayan bir gerçek değil midir? Dinin merhameti, vahyin şefkati ve sünnetin muamelatı güneş gibi içimizi ısıtıyorken, modernizmin seküler dayatmaları, doğrusu ferdi ve kalbi hayatımızı yoruyor. Hatta öldürüyor. Böylece bilim bahane edilerek dünyevileştirilmiş, modern bir putperestlik icat ediliyor.

Ne dersiniz? Her bilim alanına bir ahlak tanımı yapılınca; öbür alanlarda gizli bir ahlaksızlık mı tavsiye ediliyor. Bilim adamı bilim ahlakına uyunca ticari ve sosyal ahlakı terk edebilir mi? Siyasetçi siyasi açıdan ahlaklı olunca başka alanlardaki ahlaklılığı terk etmesi mi gerekiyor? Bürokrat devlet idare ahlakına uyunca ilme ve bilme ters davranabilir sonucu mu çıkarılması gerekiyor. Oysa ahlak, ahlaktır! Ve bir bütün olarak ele alınıp, her anımıza ve alanımıza, tüm yaşantımıza müdahale edici olmalıdır. “Bir kısmına uyup bir kısmına uyulmasa da olur” havası estirilmesi, insanın sorumluluğuna da fıtratına da terstir. Aklın kılavuzluğuyla böylesine parçalanmış bir ahlak yapılanmasından zannımca; toplumsal, sosyal, siyasal ve özel hayatların bütününü içine alan kuşatıcı bir ahlak çıkmayacaktır. İçi boş retoriklerle, emirlerle, kanunlarla, kurallarla ahlak oluşturamayız. Ahlak bir iç disiplin ürünü olup, kaliteli mücadelenin hayatlarda yaşam şeklini almış halidir.

Bilimden nasıl bir ahlak türetilecek bunu ben bilmiyorum. Çeşitli bilim dalları adına oluşturulmuş ahlak tanımının da bana göre içi doldurulmuyor. Ya da doldurulamıyor. İlmin anlı şanlı ahlakı dururken, bilmin kesin olmayan ve kendi kendini yalanlayan, kendi görüşünden kendisi çark eden bir yapısından ne etik ne de ahlak doğması, bence zor görünüyor. Ne Comte’nin pozitivizmi, ne Keynes’in faiz ve para teorisi, ne Freud’un bilinçaltı teorimi, ne Marks’ın diyalektiği ne de liberal düşünce sahiplerinin bilimden yola çıkarak kuşatıcı bir ahlak oluşturabilme ihtimalleri yok!

En iyisi mi, ilk insandan kıyamete kadar varlığını sürdürecek olan ilahi ölçünün çerçevelediği evrensel ahlaka tabi olalım. “Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderildim” diyen Gönüller Sevgilisinin izinden gidelim…

Ahlak mı Etik mi?

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!