Müslüman namaz ile, oruç ile, zekat, hac gibi farz ibadetlerle Rabbimiz’i hatırımızdan çıkarmamaya, O azze ve celleyi anmaya çalışsak da bunun yeterli geldiğini söylemek mümkün görünmüyor. Nefsimizin şerrinden kurtulamıyoruz; hasedimiz, kibrimiz, cimriliğimiz, müsrifliğimiz, kanaatsızlığımız, kıskançlığımız, öfkemiz, şehvetimiz. kalbimizde hastalık olarak arz-ı endam ediyor. İman ve amel ettiğimiz halde son nefesimizde bizi imandan etmeye çalışacak şeytanın vesvese ve şerrinden nasıl korunabileceğiz diye düşünmeden edemiyoruz. Fakat hamdolsun yolu gösterenlerimiz var ve buyururlar ki; “Sahih keşifle sabittir ki, kalbi zikredene, imanının gitmesi için şeytan musallat olamaz.” (Mevlana Halid-i Bağdadi (k.s))

      “Kalpten şeytanın vesvesesini atmak, ancak o vesveseyi veren şeyden başkasını kalbe koymakla mümkündür. Allah’ı zikirden başka da kalbe her ne korsan, şeytanın vesvesesine yardımcı olabilir. Kalbi şeytanın vesvesesinden koruyan, ancak Allah’ı anmaktır. Allah’ı anmakta şeytanın nasibi yoktur. Her şey ancak zıddı ile tedavi edilir. Şeytan vesvesesinin zıddı da Allah’ı anmak ve Ondan yardım dilemektir” (İmam Gazali (k.s))

      “Allah’ı anan daima diridir, ölmez. Bir hayattan öbür aleme geçer. Bir andan fazla ölüm acısı ona gelmez. Allah’ı anmak kalbe yerleşince, kul daima Allah’ı anar. Dilinden bir şey demese bile o, Allah’ı anmış olur. Kul Allah’ı andıkça Hakk’a uyar ve Onun işlerine muvafakat eder. Onun yaptığı işlere ses çıkarmaz” (Abdülkadir-i Geylani (k.s))

      “Vird nurdur, ışıktır, aynen taksinin farı gibidir. Taksinin her şeyi olsa fakat farı olmasa yol gidemez. Kısa zamanda tepe taklak olur. Vird, zikir kalbin kirini pasını temizler. İnsan günah işlemeye başlayınca kalp yara alır. Bu durum, odanın içinde yanan bir sobaya benzer. Soba devamlı yana yana boruların içi kurum bağlar, temizlenmezse zamanla boruları tıkar, dumanı geri teper, odanın içindekileri zehirler ve öldürür. Aynen bunun gibi, zikir de kalbin isini (kurumunu) temizler. Zikir çekilmezse kalbe

      Allah’ın nuru gelmez. Ya ne gelir? Şeytanın vesvesesi gelir ve Allah’ı unutturuncaya kadar (vesvese) devam eder. Sonunda misaldeki boru gibi tıkanıp insanı (manen) zehirleyerek öldürür. Onun için virdinize dikkat edin.

İnsana gerektir ki zikrullah gibi manevi ilaçlara sarılsın. Zikrullahın sesi şeytanı kaçırır. O çok korkaktır. Bir ses gelse hemen kaçar. Fakat nefs-i emmare öyle değildir. İnsandan bir an bile gafil olmuyor. Kedinin fareyi beklerken takındığı tavır gibi, sessiz bir şekilde insanın hata yapmasını bekliyor. Ne ibadet yapsa mağrur oluyor. Çok dikkatli, uyanık olmalıdır. Çünkü nefsin gıdası zulmettir. Letaiflerin gıdası ise, muhabbet ve nurdur. Nefis ancak nefy-i isbat ile Müslüman olur” (Gavs-i Sani k.s)

      Bu nasihatlere eklenecek başka ne olabilir? Son nefesimiz kalbimize değmeden çıkmayacağına göre zikredenlerden olabilmek düşer bize. “Ey kalpleri değiştiren, evirip çeviren Allahım! Kalplerimizi dinin ve taatin üzerine sabit kıl” buyuran Peygamber Efendimiz (s.a.v) gibi, Allah Teala’nın lütuf ve merhametini, dostlarının himmetini umarak bizim de duamızdır. “Ya Rabbi son nefeste iman nasip eyle!” Dostça kalın….

ALLAH (cc) DİYEBİLSEK -2-

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izledeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izle