Anayasal kaosa telli pullu davetiye..!

Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belliydi. Çarşamba’yı Perşembe’ye bağlayan akşam, önce tv24’deki Mustafa Karaalioğlu tarafından sunulan “Açık Görüş” programında; hepsi de değerli birer hukuk adamı olan Doç.Dr. Osman Can, Doç.Dr. Mustafa Şentop, Av.Yücel Sayman ve Av.Zeynep Hatemi’nin anayasa değişiklik paketinin Anayasa Mahkemesi’nce incelenmekte olan durumu hakkındaki düşüncelerini izleme imkanı buldum. Sonra gecenin ortalarına doğru başlayıp sabaha karşı biten Haber Turk kanalındaki Balçiçek Pamir’in sunduğu “Karşıt Görüş” programında Prof.Dr. İbrahim Kaboğlu ve Prof.Dr. Serap Yıldız’ın tartışmaktan çok, savcı gibi çapraz sorguya aldıkları Doç.Dr. Osman Can’ın düşüncelerini –sorgucuların(!) kesmeden tamamlanabilmiş cümlelerinden- arı kovanına niçin çomak soktuğunun gerekçelerini dinleme fırsatım oldu.

Akademik kariyerleriyle bağdaştıramadığım bir portrede ikiz düşünceler ifade eden Kaboğlu ve Yazıcı’nın  Siyasal strateji, Hukuk Tekniği, Kurucu Meclis, Teorik Tartışma, Türkiye Gerçeği, Yargısal Refleks, Yargının Yapısal Konumu, Demokrasiyi Derinleştirmek, Yapısal Reformlar, Demokratik Yargımız, İdeolojik Yargı gibi her biri tek başına uzun tartışma gerektiren açmazları birbirine ulayıp oluşturmaya çalıştıkları bir çembere Sayın Canı hapsetmek istemelerini ibretle izledim. Bir kez daha inandım ki, “ideolojik saplantı ve körlük” bir insanın başına gelecek en büyük felaketmiş. Sayın Kaboğlu’nun ideolojik saplantılarını ötedenberi kısmen bildiğimden fazla yadırgamadım ama, Prof.Dr.Ergun Özbudun gibi bir otoritenin yanında, Anayasa taslağı hazırlayan ekipte yer alacak kadar güven duyulan Yazıcı’nın, kendi ezberleri dışında, her türden ve cepheden gelecek muhalefete muhalif, nev’i şahsına mahsus bir Anayasa hukukçusu nosyonu geliştirdiğini görmek ve izlemek gerçekten şaşırtıcı geldi bana.

Onun geceyi en iyi özetleyen, “Türkiye’de azınlık vetosu işliyor” cümlesi oldu.

Anayasa Mahkemesi’nin şekli denetimi dahi, 1) Değişiklik teklifinin altında asgari 184 milletvekilinin imzasının olup olmadığına bakmak; 2) TBMM’deki oylamada en az 330 milletvekilinin kabul oyunu alıp almadığını kontrol etmek; 3) TBMM’de yapılan iki aşamalı müzakerenin arasında 48 saat geçip geçmediğini incelemek dışında şekle ilişkin başkaca hususları araştırma yetkisi olamadığı gerçeğini gözardı eden uygulamaya karşılık, belki demokrasiye geçtiğimiz 60 yıllık geçmişimizde ilk defa Bir Anayasa Mahkemesi Raportörü Sayın Can, Mahkemenin Anayasal yetkilerini aşması halinde vereceği kararı “yok sayma” önerisini sabırla, usanmadan tam bir bilimsel tabana ve dünya gerçeğine oturtarak anlatmaya çalışıyor. Karşı tarafın temel argümanı ise, o bildiğimiz “kaos çıkar” öcüsü ile halkı korkutmak. Başvurulan şark kurnazlığına bakar mısınız; hem milli egemenliğe dayalı parlamenter rejimi dinamitleyip kaos yaratmanın tüm ön koşullarını hazırlayacaksın, hem de millete dönüp, bunları dikkate alırsanız “kaos çıkar” tehdit/şantajı ile hizaya getirmeye çalışacaksın…

Unutulan gerçek şu: Statükonun güç aldığı Ordu, Yüksek Yargı ve CHP elitlerinin Ergenekon davası ile deşifre olan bağları, milletin gözünü açtı artık. Ortaya dökülüp saçılan son rezalette, Adalet eski Bakanı Seyfi Oktay’ın CHP’nin “Yüksek Yargı komiseri” gibi Deniz Baykal’dan gelen talimat veya taleple harekete geçtiği, konuyu Yüksek Yargının bazı üyeleri ile değerlendirip Anayasa Paketini iptal etmenin çarelerini aradıklarını ve Anayasa paketini nasıl bozarız, yürütmeyi nasıl durdururuz diye çıkış yolları ararken bu üyelerden Fulya Kantarcıoğlu’nun, “yürütmeyi durdurmakla niye uğraşalım, esasa gireriz, olur biter” deme cüretini öğreniyoruz.

İşin garip tarafı, TBMM Anayasa değişikliği paketini kabul etti, Cumhurbaşkanı da onayladı. Ama, değişiklik 367’den az oyla kabul edildiği için zorunlu olarak referanduma sunulacak ve ancak halk tarafından kabul edilirse kanun vasfı kazanacak… Anayasa Mahkemesinde görüşülen paket şu anda kanun değil, teklif hükmünde!. Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin paketin referanduma sunulacak olmasını görmezlikten gelerek, CHP’nin iptal başvurusunu şekli koşullar dışında inceleme yetkisi bulunmadığı halde ‘ben yaptım oldu’ demesi, 367 hukuk garabeti kadar, yada 411 milletvekilinin oyu ile kabul edilen değişikliğin iptali kadar garip, çılgın ve kaos kışkırtıcısı bir karar olacaktır.

Anayasal kaosa telli pullu davetiye..!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!