BEYİN FIRTINASI-ORTAK AKIL -2-‏

BEYİN FIRTINASI-ORTAK AKIL -2-‏

“Kur’an ve Sünnet istişareyi emreder. Dinimiz istişareye büyük önem verir. Kur’an-ı Kerim’in kırk ikinci suresi, ‘danışma’ anlamına gelen “Şûra” ismi taşır. Bu surede cennet ehli olan müminlerin özelliklerinden bahsedilirken; “Onların işleri de aralarında istişare iledir.” buyurulur.

 

Meşhur tefsir alimlerimizden Kadı Beydâvî rh.a. bu ayeti tefsir ederken şöyle der: “Müminlerin işleri kendi aralarında danışıklıdır. Bir görüşü istişare edip, o görüş üzerinde oy birliği etmeden tek başlarına karar vermezler. Bu, onların işleri hususundaki tedbir ve hassasiyetlerinin ileri düzeyde olması sebebiyledir.”

 

Rasulullah s.a.v. Efendimiz istişareden daha güvenilir bir destekçi bulunmadığını, istişare eden kişinin pişman olmayacağını haber vermiştir. Kendisi işlerinde ve kararlarında ilâhi vahiyle desteklendiği halde buna ziyadesiyle önem göstermiştir. Nitekim meşhur sahabilerden Ebu Hüreyre r.a. “Rasulullah’tan daha fazla arkadaşlarıyla istişare yapan bir kimse görmedim.” demiştir.

 

Yine Rasulullah s.a.v.’in istişareye verdiği önemi, “Eğer İstişare yapmaksızın bir kimseyi halife tayin edecek olsaydım, İbn Ümmü Abd’i halife tayin ederdim.” hadisinde görmek mümkündür.”

 

Sahabiler istişareye önem verirdi. Hayatlarını, Allah Rasulü’nün hayatına benzetmeye çalışan Ashab-ı Kiram, istişare yapma noktasında da O’nun takipçileriydiler.. Sahabiler her hususta birbirlerine danışır ve istişareyi tavsiye ederdi. İbn Ömer’den rivayet edildiğine göre, Hz. Ebubekir, Hz. Ömer’e; “Rasulullah s.a.v. savaşta istişare ederdi, sen de buna özen göster.” diye yazmıştı.

 

İstişare hangi konularda ve kimlerle yapılmalıdır? Karar aşamasında nelere dikkat edilmelidir? Bu ve benzeri sorulara kısaca değinelim.

 

İstişarede öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, görüşü alınacak şahısların müslüman, bilgili, doğru sözlü, güvenilir, sahasında uzman kişiler olmalarıdır.

*Gayri müslimin dinine,

*Cahilin ilmine,

*Toyun tecrübesine,

*Yalancının sözüne,

*Fasığın güvenine,

*Ehil olmayanın uzmanlığına itimat edilmez. Böyle kişilerle yapılan istişare de istişare olmaz.

 

Bu saydıklarımız içerisinde istişarede bulunulacak kişilerin kendi sahalarında uzman olmaları ayrıca önem arz eder. Çünkü herhangi bir konuyu doğru sentezleyip sağlıklı netice alabilmek, ancak ehline danışmakla mümkündür. Marangozu ilgilendiren bir konu terziye, ekonomiyi ilgilendiren bir konu tamirciye danışılırsa sonuç olsa olsa hezimet olur. Ayrıca böyle yapmak, “Allah size, emanetleri ehline vermenizi emrediyor” (Nisa, 58) ayetindeki ilâhi emre muhalefet bile sayılabilir. Malumdur ki emanetin ehline verilmemesi kıyamet alametlerindendir. Ebu Hüreyre r.a.’dan rivayet edildiğine göre; Efendimiz (sav) :  “ İş, ehli olmayana verildi mi, kıyameti bekle, pek yakındır.” (Buharî). Burada bahsedilen kıyamet, bütün evrenin sonu olan büyük kıyamet olarak anlaşılabileceği gibi, bir toplumun dağılması, bir işin iflası, bir faaliyetin yürümez hale gelişi olarak da anlaşılabilir.

 

BEYİN FIRTINASI-ORTAK AKIL -2-‏

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!