Dil ile “inandım, iman ettim” demek kolaydır. Bütün mesele inandığımızı
yaşamakta, yalpalamadan istikamet üzere yürümekte, rüzgâr nereden eserse
essin, müstakim yani dosdoğru olmaktadır ki çetin iştir. Halimizden yakınıyor,
yaptığımız kulluğu kendimiz bile beğenmiyorsak, bazı şeyler “yolunda gitmiyor”
demektir. Şikayet etmek, kendimizden kaçarak kalbimizdeki huzursuzluk yahut
sıkıntıyı görmezden gelmek yerine çare aramanın yoluna bakmak, işleri hâle yola
koymanın gayreti içinde olmak gerekir.

Sahabe
efendilerimizden birisi;“Ey Allah’ın Rasulü!” der; “İslâm’ı yaşama hususunda
bana öyle bir söz söyleyiniz ki bir daha sizden başkasına bir şey sorma
ihtiyacı hissetmeyeyim.” Rasul-i Ekrem s.a.v. şöyle buyurur: “Allah’a iman
ettim de, sonra da dosdoğru ol!”

İslâm’ı yaşama
konusunda Süfyan b. Abdullah r.a.’ın şahsında hepimize verilen bu kısa
talimatı hayata aktarmak göründüğü kadar kolay değildir. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de
de “dosdoğru olma”yı emreden ayetler vardır ve bunlardan Fahr-i Kâinat
Efendimiz’e hitaben gelen “Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!” (Hud, 112) buyruğu,
O’na “Hud suresi beni ihtiyarlattı” dedirtecek kadar ağır sorumluluklar
içermektedir.

Elhamdülillah
müslümanız. Çoğumuzun ayetten, hadisten, günahtan, sevaptan, ahiretten,
hesap gününden haberi var. Dünyanın fani olduğunu, bir gün mutlaka
öleceğimizi hepimiz biliriz. Sorulsa, bu dünyaya Allah’a kulluk edelim diye
imtihan için gönderildiğimizi, Cenab-ı Hakk’ın kalbimizden geçenlere varıncaya
kadar her halimizi bildiğini, O’nun her yerde hâzır ve nâzır olduğunu söyleriz
ama yine de yakamızı gafletten büsbütün kurtaramadığımız olur.
İbadetlerimizi aksattığımız, bunları her vakit severek, bütün erkânına
riayetle, huşu içinde yerine getiremediğimiz için huzursuz olanlarımız çoktur.

Bazen nefsin hevasına
uyar, dünyanın aldatıcı cazibesine kapılır, farkına bile varamadan bir
günahın içinde buluruz kendimizi. Zaman zaman kibirden, öfkeden, hırs, haset
ve gösterişten kendimizi alamadığımızı itiraf eder, bunlardan kurtulamamanın
sıkıntısını duyarız. Dilimiz Allah der de kalbimiz ürpermez. Bütün bunlar
varsa, halimizden yakınıyor, yaptığımız kulluğu kendimiz bile beğenmiyorsak,
bazı şeyler “yolunda gitmiyor” demektir.

Şikayet etmek,
kendimizden kaçarak kalbimizdeki huzursuzluk yahut sıkıntıyı görmezden gelmek
yerine çare aramanın yoluna bakmak, işleri hâle yola koymanın gayreti içinde
olmak gerekir. Ne söylediğimizin farkındaysak eğer, namazlarımızın her
rekâtında tekrarladığımız “(Allahım) bizi sırat-ı müstakîme (dosdoğru yola)
yönelt!” niyazı, aradığımız çare yahut yolun hiç değilse adını bildirmektedir
bize. Hoşçakalın (
Semerkand

DOĞRU YOLDA DURMAK

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet girişdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet giriş