HAZAN MEVSİMİ -2-‏

Şehrinizden, evinizden çok uzaklarda, her yeri her şeyi size yabancı bir şehirde, yeni tanıştığınız insanlarla ya bir öğrenci evinde, yer sofrasında yahut soğuk bir yurt kantininde, yutkundukça gözlerinizden yaş getiren zehirden acı gurbet lokmaları, ilk kez bu mevsimde dizilmiştir boğazınıza. Bu mevsimde belki yıllar yılı gözbebeğiniz gibi üzerine titrediğiniz kızınız gelin olup uçmuştur uzaklara.

 

Öğretmenseniz eğer ve herkese uzak, yıldızlara yakın bir dağ köyünde başladıysanız vazifeye; kesinlikle her yıl güz mevsiminde o köyden kopup gelen bir rüzgâr üşütür içinizi. Sararmış dağlar, çıplak ağaçlar, yüzleri al al çocuklar, bitmeyen yağmurlar ve geceler boyu karanlığı bölen köpek sesleri kocaman, soluk bir manzara resmi gibi asılı durur kalbinizin bir duvarında.

 

Her güz baştanbaşa yeni bir şiir, bir hikâye, bir kitap gibi usulca düşer önümüze. Bir sonsuzluk bestesidir yapraklardan, rüzgârdan, yağmur seslerinden örülü. Rahmet meleklerinin ellerinde yeryüzüne inen her yağmur damlası, bir gün ağaçlar kadar yalnız kalacağımızı hatırlatır üşüyen ruhumuza.

 

Yaprağın, yağmurun ve rüzgârın ruha sürekli fısıldadığı; telaş, bekleyiş, hazırlık mevsimidir sonbahar. Gölgeler, sahiplerini terk etmek ister gibi uzadıkça uzar günbatımlarında. Yalnızlık ve ayrılık şarkıları doğrudan kalbe değer, kendinizi bir başka resmin üzerine yapıştırılmış gibi hisseder, yadırgarsınız sizi kuşatan her şeyi.

 

Her gün yeni bir libas içinde uyanır dağlar sabaha. Şairin kalbine, kalemine ilham melekleri üşüşür, ressamın fırçasına renklerin bereketi ve notalar en çok güz mevsiminde savrulur serin rüzgârların kanatlarında sonsuza doğru. Ayaklarımız altında hışırdayan yaprakların büyüsüyle yürümek, yoruluncaya, yığılıncaya, yolların bittiği yere kadar yürümek isteriz.

 

Tüm sakinliğine rağmen sessiz sedasız bir göç mevsimidir güz biraz da. Bir sonraki mevsimin eşiğindeyizdir ve bir sonraki mevsim acemisi olduğumuz yeni bir dünyadır, bunu fısıldar bize her şey. Uykumuzun tam orta yerinde yaz rüyası bölünür, dekor başkalaşır, eşya değişir. Başka birinin hayatına düşmüş gibi sendeleriz. Oysa kendi hayatımızdır ayaklarımız altından kayıp giden. Her şeyin suretinde herkesin okuyabildiği harflerle belirir faniliğin izi. Ondandır dünyayı yadırgayışımız, hüznümüz, kimsesizliğimiz. Gazeller arasından el sallayan, tebessüm eden güz güllerinin selamı dahi elemdir ruha. Teskini, tesellisi zorlaşır kalbin. Ufka doğru kararan denizlerde, yorgun gemiler hüzün taşır uzaklara ve ıslak terminallerde otobüsler, uçaklar, eskimeyen, alışılamayan ayrılıkları taşır.

 

Yoksul bacalardan incecik gri dumanların yükseldiği kimi küçük evlerde, rengi durmadan değişen hayat ırmağının hızlı suları, hakikati görmeye mani bir perdeye dönüştürür sonbaharı. Odun kömür, kışlık yiyecek giyecek telaşı, yüce dağları saran kara bulutlar gibi ağrıtır annelerin, babaların başını. Devam edecek…

 

HAZAN MEVSİMİ -2-‏

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna