İçimize sinmese de “çözüm, savaş mı”?

Yarım asrı aşkın bir hayatın “farkında olduğum” dönemini 40 yıl olarak alırsam, en çok zorlandığım iki noktayı not etmem lazım.. biri, “hazmediğim” konuların yükünü taşıma zorunluluğunun getirdiği ağırlık; diğeri, çözüm unsurlarını yakalamada karşılaştığımız “kirli bilgi yığınları” arasında gerçeği bulmada karşılaştığım zorluklar olarak ifade etmem gerekir.

 

Bu vatan benim, bu ülkenin bekası ülküm, bu millet benim milletim ve ben, bindörtyüz yıllık bir ümmetin aidiyeti şerefine mirasçı isem, -ki öyleyim- bedeli ne kadar ağır olursa olsun, temel kırmızı çizgilerim zorlansa da, çiğnenip aşılmadıkları sürece hazmedemediğim bazı olguların yükünü taşımak gerektiği direncini muhafaza ettim. Hayata sarılmanın, onu yaşanmaya değer kılan değerlerin yaşatılması adına buna katlanmayı doğru buluyorum.

 

İnsan hak ve haysiyetinin, hürriyetinin “korkutma ve sindirme” politikaları ile “öğretilmiş çaresizlik” gibi kabullenilmesini, “yalan-dolan, entrika, politik ayak oyunları” ile pasifize edilmiş kitlelerin “sürü mantığı”  içinde uçurumların derin ve karanlık çatlaklarında kaybolup gitmelerine “aydınlık” adına zemin hazırlayan “aydın”ların ihanetini, şafağın alaca karanlığında günün aydınlanmasını beklerken, ters istikamete yönlendirilip gecenin zifiri karanlığına doğru yönlendirilmenin farkına vardığınız halde, yön değiştirmeye güç yetirememenin içsel baskısı sonucunda oluşan ezikliğin değil; ezilmişliğin acısını yüreğinize, beyin hücrelerinize sindirememenin buruk sıkıntısı.

 

Burada kurtuluş umudumuzu canlı tutan tek şey var aslında; o da, bu olumsuzlukların, haksızlıkların, zulmün asli failleri kahramanların(!) da “sonsuza kadar aynı kafada yürürüz” mantığı ile inandıkları ve sergiledikleri sırça saraylarındaki onların rezil hayatlarının geçici olduğunu bilmek.. bu şaşaalı, tantanalı hayatın onlar için de baki olmayacağına inanmak.. hiçbir faninin “zulm ile abad” olunamayacağı gerçeğini yüreğinde hep canlı tutmak.

 

Geldiğimiz son noktada asıl sorun “bilimin, gerçeklerin, aydınlanmanın, dünya dengelerinin, geçmişin ve geleceğin irdelenmesi neticesinde birilerinin pervasızca ortaya çıkıp “kral çıplak” diye bağırmasından korkan, “ezberletilmiş çaresizliklerin” çare olmayacağını haykırmaktan kaynaklanan panik ortamın, “bağırsak temizlemek”ten kaynaklanan buruntu ve sancıları içinde kıvranmanın öbek öbek önümüze yığıldığı bir süreçten geçiyoruz.

 

Artık ne bağırarak, çağırarak, ne kaş kaldırıp göz ağartarak yaratılan büyük korkuların yerine  konmak istenen; bağırıp çağırmadan, popülist söylemlere tutunarak, sizin gibi düşünmeyen veya doğruları dosdoğru söyleyiverenleri de kucaklayacakları masalının artık inandırıcılığını yitirdiği gerçeği karşısında; kendiniz birilerine şiddet uygulayıp, insan haklarını, hürriyetlerini hiçe sayarken, onun bir karşı atağın kapısını aralayacağını hesaba katmadan, karşı ataklara “şiddetle karşı çıkmanız” ne kadar inandırıcı olabilir ki?

 

Başlıktaki soruyu bir kez daha yinelemek istiyorum; “Çözüm savaş mı?”. Eğer bunun akla ve yaşanan sürecin gerçekleriyle bağdaşır başka bir alternatifi yoksa, “evet, savaş” demekten kaçınmanın, bu zillete boyun eğmekten daha iyi olduğunu –istemeseniz de- kabullenmek zorundasınız. Bu milletin her şeye tahammül eden kaderciliğine karşın, kendi tarihinin hiçbir döneminde “zilleti” içine sindirebildiği görülmüş değil. Bunun tarihi bir tanığı ve kaydı yok. Onun için savaşsız çözüm üretmek elbette birinci tercih olmalı, ancak, çözüm için alternatifler tükendiyse, tercih çabasında tercihsizlik içinde debelenmek, zillete boyun eğmek olur, kendi kendimizi aldatma olur. Bu savaş, ateşli silahlarla, topla, tankla, uçakla bir savaş değil; bilgiyle, sevgiyle, hem hayata hem aidiyetin belirginleştirdiği yer ve konuma sımsıkı tutunmakla verilecek bir savaş olacaktır.

İçimize sinmese de “çözüm, savaş mı”?

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet girişdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet giriş