Müminun Suresi 4. ayeti celilesinde Rabbimiz Teala şöyle buyuruyor “O müminler zekatı işlerler.”
Zekatın önce kelime anlamından kısaca bahsetmek istiyorum. Zekat sözlükte, temizlik, temizlenme anlamına gelmektedir. Dini bir terim olarak da; İslam’ın 5 temel şartından birisi olarak, dinen zengin sayılan kişilerin yılda bir defa mallarından kırkta bir oranındaki miktarı ayırıp ihtiyaç sahibi fakirlere, Kur’an-ı Kerim’de belirtilen kimselere vermek suretiyle yerine getirdikleri mali ibadetin adıdır. Kelime anlamı olan temizlikten de anlaşılacağı üzere, malının zekatını veren mümin, malındaki, başkalarına/fakirlere ait kısmı çıkarıp vererek malını temizlemiş kendine ait olmayan kısımlardan arındırmış olmaktadır.
Malının zekatını güzel bir şekilde hesaplayıp fazlasıyla veren, onun yanında daha başka hayırları bolca yapan, bunu tam bir gönül rızası ve teslimiyet ile yerine getiren mümin, sadece malını haramlardan değil, nefsini de cimrilikten kurtarmış olur ki, Rabbimiz Teala nefsinin cimriliğinden kurtulan kimselerle ilgili olarak şöyle buyurmaktadır. “Kim nefsinin cimriliğinden kurtulursa, işte onlar kurtuluşa ermişlerdir.” ( Teğabün,16) Allah tarafından böyle bir müjdeye nail olmak ne büyük bir lütuftur, ikramdır.
Zekatla malın temizlenmiş olması, sadece başkalarına ait olan kısmın malımızdan çıkarılmış olmasından ibaret değildir. Malımızdaki, ruh ve gönül dünyamıza ağırlık verecek manevi ağırlıklar, hastalıklar da temizlenmiş olacağından, zekatı verilen mal sahibi için, yiyenler için adeta bir şifa kaynağı olur. Sahibine, ailesine huzur verir. Zekat veren kimse, daha dünyada iken bir nevi iç dünyasında cennet hayatı yaşar. Nitekim hadis-i şerifte de şöyle buyurmuştur. “Cömertlik, dalları dünyaya uzanan cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından birine tutunursa bu onu cennete götürür. Cimrilik de dalları dünyaya uzanmış cehennem ağaçlarından bir ağaçtır. Kim de onun dallarından birine tutunursa bu da onu ateşe/cehenneme götürür” ( Beyhakî, Şuabu’l-iman, 7-435)
Kur’an’ın birçok ayetinde, “onlar zekatlarını verirler” ya da “zekatı verin..” gibi ifadelerle zekata temas edilirken yazımızın başında bulunan ayeti celil’e de; ” onlar zekat fiilini işlerler buyurulmuştur. Yani, o gerçek müminler zekatlarını verirler, verecek durumda olmayanlar helal yollarla zekat verecek hale gelebilmek için de gayret gösterirler. Kazanmaktaki amaçları zekat vermek, ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını karşılamaktır. Onun yanında zekat müessesesinin çalışması, zekat mükellefi bütün müslümanların zekatlarını vermeleri, bütün ihtiyaç sahibi müslümanların ihtiyaçlarının da karşılanması için gayret gösterirler anlamına gelmektedir. Zaten Allah’a ve ahiret gününe inanan, cennete cehenneme inanan, burada işlenen her hayrın öbür tarafta karşılığının görüleceğine inanan bir müminin de ancak böyle bir amaçla dünyalık kazanmak, zengin olmayı istemek durumu olabilir, olmalıdır da.
Zekatın fıkhi yönü çok geniş olup ilmihal kitaplarımızdan, fıkıh kitaplarımızdan okunabilir.
Bu yazımız da konunun fıkhi yönüne girmeden öneminden kısaca bahsetmiş olduk.
Rabbimiz Teâlâ cümlemizi maddi ve manevi bize ihsan etmiş olduğu her türlü nimet ve imkanlarımızı rızası doğrultusunda harcayıp değerlendirmeyi, bu şekilde dünyamızı bir cennet hayatı gibi yaşamayı, ahirette de cennet ve cemalullah’a kavuşmayı nasip ve müyesser eylesin. amin.
……………………
Pazartesi günü Kahramanmaraş’ın Pazarcık İlçesi merkezli meydana gelen depremde vefat eden vatandaşlarımıza Cenabı Allah’tan rahmet, yaralananlara da acil şifalar diliyorum.
Rabb’imiz Teâlâ depremde vefat eden kardeşlerimize şehitlik rütbesi, yakınlarına da sabrı cemil ihsan eylesin. Bir daha bu ve benzeri felaketlere maruz kalmaktan muhafaza buyursun. Milletimizin başı sağolsun.
Bu vesile ile, deprem bölgesindeki vatandaşlarımıza aynî ve nakdi yardımlar gönderme konusunda büyük bir özveri ve cömertlik örneği ortaya koyan Tosyalı hemşehrilerimize teşekkür ediyor, yardımlarının kabülünü Yüce Mevla’dan niyaz ediyorum.
Halil İbrahim Sabırlı
İlçe Müftüsü
Yorumlar kapalı.