Dinimizde ibadetler; bedeni ibadetler, mali ibadetler, hem bedeni, hem de mali ibadetler olmak üzere üçe ayrılmaktadır.
Bedeni ibadete namaz ve orucu, mali ibadete zekatı, hem bedeni hem de mali ibadete ise haccı örnek olarak verebiliriz.
İbadetlerimiz bizi yaratan ve sonsuz nimetleri ile donatan Rabbimize karşı bir kulluk görevimizdir.
Bir imtihan yeri olarak dünyamızda insanlar her yönden çeşit çeşit olduğu gibi mali/ekonomik anlamda da birbirinden çok farklı durumlarda olmaktadırlar. Tabii ki kişinin zengin olması da, fakir olması da kendisi için bir imtihan vesilesidir. Allahu Teala maddi anlamda zayıf olan, imkanları sınırlı, kısıtlı olanların geçimlerini sağlamayı ihtiyaçlarını karşılamayı zengin kimselerin üzerine bir sorumluluk olarak yüklemiştir. Dinen zengin sayılan müslümanların yılda bir defa olmak üzere mallarının kırkta birini fakir kimselere vermeleri Allah’ın kesin bir farzı, dinimizin kesin bir emirdir.
Zengin müslüman’ın fakir müslümana vermek durumunda olduğu bu paraya/mala bilindiği üzere zekat denilmektedir.
Zekat, dinimizin beş temel esasından birisidir. Kur’an-ı Kerim’de onlarca yerde namazla beraber emredilmiştir. Bir ayeti kerime şu şekildedir. ” Namazı dosdoğru kılın, zekatı da verin. Kendiniz için önden gönderdiğiniz her hayrı ( güzel iş, söz vb amellerinizi) Allah katında hazır bulacaksınız. Allah bütün yaptıklarınızı görmektedir.(Bakara Suresi,110)
Zekat; zenginin arzusuna bağlı olarak vereceği bir yardım değildir. Gelişi güzel, zaman zaman ihtiyaç sahiplerine verilen rastgele bir miktar da değildir. Zekat fakirin, zenginin malındaki, miktarı belli, kesin bir hakkıdır, alacağıdır. Yılda bir defa olmak üzere ki -memleketimizde alışıla gelmiş bir uygulama olarak Ramazan ayında yapılmaktadır- kişi zekata tabi bütün mallarını tek tek, alt alta yazıp toplayarak ve tamamının kırkta birini zekat olarak ayırıp fakir Müslümanlara verecektir. Bunda bir eksiltme yapması borcunu öderken bir kısmını vermemiş olmak anlamına gelecektir.
Allah’a ve ahiret gününe inanan, cennet ve cehenneme inanan, burada yaptığımız her işin, söylediğimiz her sözün hesabını vereceğimize inanan zengin müslüman’ın zekatını güzelce hesaplayarak vermesi gerekir. Hadisi şerifte Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem; ” Kul, müslüman kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımında olur” ( Ahmet bin Hanbel, 2, 252) )buyurmaktadır. Allah’ın yardımını istiyorsak, dünya ve ahiret bize huzur vermesini istiyorsak zekat görevimizi hakkıyla yerine getirmeliyiz.
Bu haftaki yazımızda zekatın dinimizdeki yeri ve farziyetinden kısaca bahsetmiş olduk. İnşallah önümüzdeki hafta da zekatın fıkhi yönlerinden bahsedelim. Allah’a emanet olun.
Halil İbrahim Sabırlı
İlçe Müftüsü
Yorumlar kapalı.