NEFRET ETMEK (!)

     Bu günkü yazıma bir soru sorarak başlamak istiyorum : Bir ülkede yaşadığınızı düşünün; yaşadığınız ülkenin halkına, elinize geçen her fırsatta hakaret ediyorsunuz, ne olur? “Siz düşünürken ben bir kopya vereyim. Ortaokulda okurken buna benzer bir soruyu Türkçe hocamız sormuştu: “Konuşmalarınızda bolca yabancı kelime kullanırsanız size ne derler?” diye. Herkes bir şeyler söyledi;  ‘Ukala, özenti, çirkin’ vs. gibi hoca kabul etmedi, tanımlamaların hiçbirini doğru cevap olarak onaylamadı. Biz de iyice meraklandık. Çünkü aradan neredeyse yarım saat geçmişti ve soruya iki- üç defa parmak kaldırıp her seferinde farklı cevaplar verenler dahi olmuş; buna rağmen sorunun doğru cevabı hala ortaya çıkmamıştı. En sonunda açıkladı hocamız: “Çok güzel konuşuyor” derler. Hepimiz şaşırıp kalmıştık.

     Bu kopyadan sonra eminim sizde sorunun cevabını bulmuşsunuzdur. Bu ülkede içinde yaşadığınız halka sürekli hakaret ederseniz tahmin ettiğiniz gibi başınıza talih kuşu konar. Her şeyden önce bir ‘aydın’ olursunuz ve entelektüel kabul edilirsiniz.

     Peki bitti mi? Hayır, bitmedi; bunlar ne ki!  Dahası Milletvekili bile olursunuz. Her fırsatta nefret ettiğinizi ifade etmekten adeta zevk duyduğunuz halkın ödediği vergilerle kimsenin hayalini kuramayacağı bir maaş alır, keyfinize bakarsınız. Orada artık bu ülkeyle problem yaşamış halklar nezdinde araştırmalar yapabilir, bu vesileyle dahi kendi halkınıza hakettiği dersi verebilirsiniz

     Peki bunlar yeter mi? Yetmez tabii ki. Bu halka duyduğunuz nefreti nerede ifade edeceksiniz? Tv filan da olur tabii ama bir gazetede köşe yazmak fena fikir mi yani? Değil diyorsanız öyle işte. İyi satan bir gazetede size verilen köşede, halkınızla ilgili duygu ve düşüncelerinizi her gün beyan edebilirsiniz.

     Bu kadar yeter demeyiniz. Dahası Avrupa’da temsilci olur, bu vesileyle bir ayağınız sürekli Avrupa’da olur, istediğiniz kadar gezersiniz. Öyle ya! Hem halkı beğenmeyeceksiniz, onlarla birlikte yaşamaya mahkum hissedeceksiniz kendinizi, hem de beğendiğiniz insanların yanına gitmeyecek, birlikte olma imkanı bulamayacaksınız! İşte bunun için gereklidir böyle bir temsilcilik. O zaman, Sitelerden Dörtyola gidiyormuşçasına rahat gidip gelirsiniz oralara. Çok beğendiğiniz halklarla bütünleşir, hasret giderirsiniz. Yol masraflarını merak etmeyin; onları halkınız öder genel bütçeden. Hem de bol harcırahla para bile biriktirebilirsiniz.

     Peki bunlar da sizi kesmiyorsa? O zaman belediye başkanı adayı olursunuz, bütün demokrat sosyaller de destekler sizi. Buna rağmen kazanamadığınızda fena mı sanki? Kıymetinizi anlamadıklarından dolayı halka kızmak için yeni bir neden geçer elinize. Diğer yandan halkı beğenmediğinizi, cahil ve katil yaratılışlı olduklarını size verilen köşede her fırsatta deklare etmeniz gereğine haklı bir gerekçe de elde etmiş olursunuz.

     Senede üç-beş töre cinayeti olmuşsa, bu, halkın ne kadar cani ruhlu olduğunu açıklamanız için iyi bir neden olur size. Sokakta üç-beş sahipsiz iti belediyeler insanlara zarar vermesin diye itlaf etmişse; bu da halkın hayvan düşmanlığını göstermek için çok iyi bir gerekçe teşkil eder. Maçtan sonra her ülkede bulunabilecek üç-beş taşkın eline silah alıp ateş etmiş ve bu sırada bir insan ölmüşse, halkın silah severliğini ve cahilliğini açıklamak için kaçırılmayacak bir fırsattır bu.

     Tabii bunların hiçbiri tarihten bol örnekler kullanılarak atalarınızın nasıl çala- kılıç ülke fethettiklerini açıklamanıza engel değildir. Hatta, tarihin en büyük kumandanlarından biri olan Fatih Sultan Mehmet Han’a bile evlat katline fetva verdi diye aslı olmayan bir yakıştırma yapabilir, Devletin bundan dolayı gerileme dönemine girdiğini dahi iddia edebilirsiniz.

     Bütün bunlar size bir fantezi gibi geliyor değil mi? O zaman siz nerede yaşıyorsunuz, diye sormak geliyor içimden. Tanzanya filan gibi bir ülke olmalı bu. Başka türlü bunların bir gerçek olduğunu hemen kavramanız mümkün olmazdı değil mi? Demek ki yaşadığınız yerde demokrat sosyal diye bir taife de bulunmuyor olmalı. Çünkü en çok bu cenahtan iltifat ederler kendi halkından nefret edenlere. El üstünde tutar, parlamentoya sokar, ömür boyu da bedava yaşatırlar. Ama sizden, bizden; yani halktan nefret etmeye devam ederler. Milletime hizmet etmek istiyorum derler. Ama vekil olduklarını hemen unutup, “asıl”a tepeden bakmaya başlarlar. Bazen bunu seçilmeden de sergilerler. Eee ne demişler “sirke küpünden bal sızmaz ki” Yine de siz moralinizi bozmayın. Nasıl olsa vekillerimizi, bizim adımıza yetki kullansınlar, sorunlarımıza çözüm üretsinler diye seçerek iş başına getirdiklerimizi bizler istersek göklere çıkarırız. Ama bize hizmet edenleri de, bizi hezimete uğratanları da asla ve asla unutmayız değil mi? Hele hele bize tepeden bakanları gün gelir yerin diplerine batırmasını da biliriz değil mi? Evet aynen öyle yaparız.

 

NEFRET ETMEK (!)

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet girişdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - deneme bonusu veren siteler - deneme bonusu veren siteler - sahabet giriş