Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişikliği paketine ilişkin kısmi iptal kararı ile ilgili olarak, HSYK’ya gelişinde, hemen sıcağı sıcağına gazetecilerin Anayasa Mahkemesinin Anayasa değişikliği paketine ilişkin kısmi iptal kararı ile ilgili soruları üzerine yaptığı değerlendirmede, “’Yürütmenin, sayın bakanın ve yürütmenin diğer mensuplarının da bu karardan memnun olduklarını ifade edebilirim” diyerek önce hükmet üyelerine göndermede bulunmuş, akabinde de “İşin esasına girilip, öyle bir inceleme yapılmış olması açısından bir takım yakınmalarda bulunulduğunu” hatırlattıktan sonra “Ama işin esasına girilebilir mi, girilemez mi, o ayrı bir tartışma konusu olabilir. Ama işin esasına girildiyse, bu noktadan değil, daha esaslı unsurlardan bir iptal çıkması gerekirdi. Sanki, yine kişisel düşüncemdir, iptal ediliyormuş gibi izlenim vererek iptal edilmemiş gibi bir karar ortaya çıkmıştır. Bu sebeple de ‘yazık oldu’ diyorum. Bu yazık oldu ifademin arkasında da daha ileriki aşamalarını size çok detaylarla açıklayacağım, bir çok şeyler de olabilecek.” sözlerini bir başka soru üzerine “Timsah gözyaşları’ diye bir kavram var biliyorsunuz, ben onu izledim akşam. Hükümet kanadının saygıdeğer mensuplarının yüzleri gülüyordu. Gözlerinin içleri gülüyordu, farkında olmuş olmanız lazım” sataşmasıyla ne kadar politize olmuş bir kurumda görev üstlendiğini, hukuktan çok siyaseti öne alan bir duruş sergilediklerini ortaya koymuştu.
Yine aynı ayaküstü politik açıklamaları sırasında bir gazetecinin, ”HSYK olarak paketi inceledikten sonra bir açıklama yapmıştınız. ‘Bu paketin bu haliyle geçmesi demek, devletin çatısının milletin temelinin çökmesi anlamına gelir’ demiştiniz. Anayasa Mahkemesinin bu kararından sonra bu görüşünüzde ısrar ediyor musunuz, yoksa bu karar görüşünüzü bir parça değiştirdi mi?” sorusuna Özbek, “(Devletin çatısı) derken kuvvetler ayrılığı ve hukuk devleti ilkelerini kastetmiştim. O konudaki endişelerimiz devam ediyor. Düzenlemelerde bir değişiklik yok, çünkü, bakanlığın çok etkin bağlantıları devam etmektedir. Halen bugünkü anayasal sistemimizdeki düzenlemelerden çok daha ileri giden birtakım bağlantılar ve düzenlemeler geliştirilmiştir. Bunun sıkıntısını ileride hep beraber yaşayacağız. Umuyorum ki halkımız bunun bilincine varacaktır. Memleketin hayrına olmasını diliyorum” diyor. Daha sonra da, Referandum sürecine ilişkin bir soru üzerine yaptığı değerlendirmede “Bir başka görüşmemizde de şunu ifade etmiştim, ‘Tümüyle halka oynanıyor, referanduma yönelik bir düzenleme ve propaganda yürütülüyor’ demiştim ve burada en büyük rahatsızlık duyduğumuz konuda yargıyı kötüleyerek, yargının işleyişinin sanki düzeltiliyormuş imajı verilerek birtakım ifadelerde bulunuluyordu. Oysa bu ne reformdur, ne yargının kendi çektiği sorunları, ne de halkın çektiği sorunları giderecek bir düzenlemedir. Sadece teşkilatlanmaya yönelik bir düzenlemedir. O sebeple düşüncelerimiz de bir değişiklik olacağını sanmıyorum” buyuruyorlar.
Anadolu Ajansının geçtiği bu haberden hareketle şimdi de halktan biri olarak biz de kendi düşüncemizi ifade edelim:
Mahkemenin beklenmedik bir zamanda(genel olarak salı ve perşembe günleri toplanır) ve beklenmeyen bir saatte(17 veya en geç 18) yerine 20:30’da açıklayarak tam bir karartma ve perdeleme uygulanan toplantı sonunda, ne İsa’ya ne de Musa’ya yaranamadığı bir karar aldı. Herkesi şaşırtan bu arada özellikle HSYK Başkanvekilini isyan ettiren de bu oldu. Tümden iptaline kesin gözüyle(CHP gözlüğü ile)bakılan paket, bir iki rötuş dışında tümden referanduma sunulma onayı ile çıktı. Mahkeme bir bakıma, ülkeyi yeni bir gerginliğe atmayacak, daha doğrusu gerginliği artırmayacak bir “orta yol” çözümü buldu. Bulduğu çözüm, özünde çok abuk ama, mahkeme kapısının doğal bekçilerinin de istediği çözüm değildi. İşte Sayın Özbek’in göz yaşları bundan. Çözüm, en kötü çözüm de olsa, çözümsüzlükten iyidir diyorum.. bilmem meramımı anlatabildim mi?
Yorumlar kapalı.