RAMAZAN AYININ ARDINDAN

Rabbimiz Teala’ya sonsuz şükürler olsun ki, yine bir Ramazan ayını huzur içinde yaşayıp geçirdik, bayramı da yaşadık elhamdülillah. “İnsan”ın kelime anlamında da olduğu gibi insanoğlu unutkandır. Zaman içinde birçok şeyi unutur. İyilikleri, kötülükleri, sevinçleri ve üzüntüleri, her şeyi unutur, unutabilir. Unutmasa da o eski yaşanmışlıkların üzerine adeta bir tül çekilir ve onlar ilk andaki canlılıklarını kaybederek sayısız hatıraların arasında yerlerini alırlar.

İnsandaki bu unutma özelliği bazı yönlerden iyidir, insan için bir nimettir, rahmettir. sözgelimi en yakınlarımızın vefatları gibi acı olaylar, ya da evlilikler, doğum gibi benzeri güzel olaylar ilk gündeki canlılıkları ile aklımızda bulunsa hayatın akışı bozulur, normal bir hayat yaşayamazdık. Her şeyi yerli yerince yaratan Yüce Mevla’nın insana vermiş olduğu unutkanlık özelliğinin bu şekilde birçok faydaları sayılabilir. Ancak unutmak mutlak olarak her hususta iyi olan bir şey değildir. İnsan her şeyden önce kendisini yaratan, Rabbini unutmayacaktır, unutmamalıdır. Eğer Rabbini unutacak olursa baştan her şeyi, varoluş amaç ve hedefini kaybetmiş olur. İnsanın mükellef/sorumlu bir varlık olarak unutmaması, yerine getirmesi geren birçok görevleri vardır. Başta Rabbini hatırında, gönlünde ve gündeminde tutacaktır. Buna uygun iş ve fiilleri işleyecek, yapacaktır. İnsana/kula, kendisini yaratan Rabbini hatırlatan gündeminde tutan şeyler ibadetlerdir. Allah’ın çizmiş olduğu sınırlara uyumak, Allah’ın ölçülerine göre yaşamaktır.

Allah’ı hatırlamanın, gündemimizde tutmanın en önemli ve en güzel şekillerinden birisi günlük beş vakit olarak kıldığımız namazdır. Namazla mümin, Rabbini fiili olarak günde beş defa anmış olur. Namaz müminin gönlünü ve hayatını düzene sokar. Aynı şekilde Allah’ın yasakladığı şeylerden kaçınmak da yine Rabbimizi gündemimizde tutmanın, O’nu hatırlamanın bir başka şeklidir. Rabbimizi sürekli hatırlatan ve onu gündemimizde tutan en önemli ibadetlerimizden birisi de oruçtur. Oruç, bilindiği üzere imsaktan iftar vaktine kadar yemeden içmeden ve orucu bozacak diğer hususlardan uzak durarak yerine getirilen bir ibadettir. Oruçlu kimse orucunu bozmamak için sürekli bir uyanıklık halindedir. Yemez, içmez… Bu haliyle oruçlu, Allah’ı görüyormuşçasına ibadet etmek, hayatı da ona göre yaşamak anlamına gelen, İhsan duygusuna oruçla ulaşmış olur. Oruç bir İhsan eğitimidir. Oruçla bu eğitimi alan müslümanın Ramazan’ın dışında da sürekli bir şekilde Rabbinin kendisini gördüğü, her halinden haberdar olduğu bilinci içinde bir hayat yaşaması beklenir. Kişinin bu bilince ulaşmışlık seviyesi, tutmuş olduğu orucunun da kalite seviyesini gösterir.

Ramazan ayı boyunca orucunun sevabını azaltacak boş ve lüzumsuz iş ve sözleri terk ederek orucunu tutan, teravihini kılan, dinen zengin sayılan bir kimse ise zekatını veren, bunun yanında fazladan hayır ve hasenatlarda bulunan, Kur’anı okuma ve onun mana iklimlerine dalma gayreti içinde olan, dua ve niyazla gece ve gündüzünü değerlendirmeye çalışan müslüman, Ramazan’da, olması gerektiği şekli ile bir ruh eğitimi, Allah’a kulluk disiplini kazanmış olmaktadır.

Hayatımıza değer katan özellikleri kazanmak kadar onları terk etmeyip devamla kalıcı hale getirmek büyük bir önem taşımaktadır. Efendimiz s.a.v. bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Amellerin en faziletlisi az da olsa devamlı olandır.” (Buhari, İman, 32 ) İyiliklere devamlı olmak esastır. Yoksa, suyu kuruyan bir çeşme gibi güzelliklerin arkası gelmezse ahirette, hesap gününde tarifsiz bir pişmanlığa sebep olur, Allah muhafaza eylesin.

Rabbimiz Teâlâ güzel hasletlere sahip olmayı ve onları kesintisiz bir şekilde devam ettirebilmeyi cümlemize nasip eylesin.amin.

Halil İbrahim Sabırlı

İlçe Müftüsü

RAMAZAN AYININ ARDINDAN

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!