23 Haziran Pazar akşamı mübarek Berat Kandilidir. Bu
münasebetle hayatımızda tövbenin yeri ve öneminden söz edeceğiz.

             İnsan, yaratılışı itibarı ile iyiliklere ve
kötülüklere kabiliyetli olarak yaratılmıştır. Dünya hayatının insan için bir
imtihan olmasının gereği de budur.

             İnsan nesli melek olarak yaratılmadığı gibi,
şeytan olarak da yaratılmamıştır. Bazen melekleri imrendiren davranışlarda
bulunabildiği gibi, bazen da şeytanları sevindiren hareketlerde bulunabilir.
İyi davranışlarının mükâfatına nail olacağı gibi, kötü davranışlarının da
hesabı ile karşılaşır.

            Bizler,
nefsimizin aşırı isteklerine, çevremizin etkilerine kapılarak Allah’ın hoşnut
olmayacağı, hatta cezalandıracağı birtakım yanlışlar, günahlar işlemiş
olabiliriz. Bu durumda, suçluluk duygusu içerisinde kendimizi mahvetmenin,
ümitsiz bir duruma düşmenin engellenmesini sağlayan ve devamlı açık tutulan bir
kurtuluş kapısı vardır. İşte o kapı tövbe kapısıdır.

            Tövbe,
kulun hatasının farkına vararak, pişmanlık duyması ve duyduğu pişmanlığın
neticesinde Yüce Allah’tan af ve mağfiret talebinde bulunmasıdır.

            Yaşadığımız
hayatta bizim için iki hak vardır. Biri Allah hakkı, diğeri de kul hakkıdır. Tövbekâr
olmak istediğimiz hata, Allah ile kul arasında ise, şu üç şartın bulunması
gereklidir.         Birincisi tövbe
edeceğimiz günahın terk edilmiş olması lazımdır. Herhangi bir hatayı işlemeye
devam ediyor iken ondan tövbe etmenin bir manası yoktur. Böyle bir tövbe
geçersizdir.

  
          İkincisi işlediklerimizden dolayı pişmanlık
duyulmuş olması gerekir. Pişmanlık duygusu tövbenin özüdür. Bazen genç ve
kuvvetli olduğumuz zamanlardaki işler anlatılırken, o zamana ve o günaha özlem
duyularak anlatılır. Sonunda da “ama artık tövbe ettim”. Denilir. Bu zevk
alarak yapılan anlatım, pişmanlığın olmadığını gösterir. Aynı güç ve kudrete
yeniden sahip olunsa aynı hata yeniden işlenecek demektir.

  
         Üçüncüsü de, bir daha
işlememeye azmedilmiş olmasıdır. Şimdilik tövbe edeyim sonra gerekirse yine
işlerim. Yine tövbe ederim diyerek yapılacak olan bir tövbe de geçersizdir.

            Tövbe
edeceğimiz hata, kul hakkını da alakadar ediyorsa, o zaman bu üç şarta ilave
olarak, hak sahibi olan kişi ile helalleşilmiş olunması da gereklidir.

            Bu
helalleşme hakların iadesi maddi ve manevi zararların tazminini gerekli kılar.
Ancak hak sahibi her hal ve şartta hakkını helal ediyorsa helalleşilmiş olur.

            Terk
edilmiş olmayan, pişmanlık duyulmayan ve tekrarlanılmayacağına dair Allah’a söz
verilmeyen bir günahtan tövbe etmenin bir manası yoktur.

            Hepimiz
çeşitli hata ve kusurlarımızdan dolayı tövbeye ihtiyaç duyarız. Çünkü bizler
günahlardan korunmuş değiliz. Günahtan korunmuş olan peygamberler bile, iman ve
samimiyetlerinin gereği olarak ve de ümmetlerine örnek olarak tövbe etmişler,
Allahtan af ve mağfiret talebinde bulunmuşlardır. Hz Peygamberimiz günde
yetmişten fazla defa istiğfarda bulunduğunu beyan etmektedir.

            Tövbe
bir gönül işidir. Sözden ibaret değildir. Temelinde iç dünyamızı yakan bir
pişmanlık vardır. Olmalıdır.

            Tövbe
etmek için esas itibarıyla bir yere ve kişiye ihtiyaç yoktur. Tövbe, kulun
Allah’a yönelişi, O’nun engin bağışlama ve merhamet kapısının önünde kulluk
şuuru ile halini arz eyleyip bağışlanma talebinde bulunmasıdır.

  
          Halk arasında kullanılan ve uygulanan “tövbe
alma” konusunun kaynağı din değildir. Geleneklerdir. Resulullah’ın ve ashabının
zamanında böyle bir uygulamanın varlığına dair bir bilgiye sahip değiliz.

            Peygamber
efendimiz Aleyhisselam şöyle buyuruyor. “Muhakkak
Yüce Allah Tövbe kapısını gündüzün akşamına kadar açık bulundurur. Gece hata
edenler tövbe edebilsinler diye. Gece de sabaha kadar açık bulundurur, gündüz
hata edenler tövbe edebilsin diye. Bu hal Kıyamete kadar böylece devam eder.”

            “Bir günahtan gerçek manada tövbe eden o günahı işlememiş
gibidir.”

            Ayet-i
kerimede de Yüce Rabbimiz şöyle buyuruyor.

            “Ey iman edenler! Samimi bir tövbe ile
Allah’a dönün. Umulur ki Rabbiniz sizin kötülüklerinizi örter. Peygamberi ve
onunla birlikte iman edenleri utandırmayacağı günde, Allah sizi içlerinden
ırmaklar akan cennetlere sokar. Onların önlerinden ve sağlarından amellerinin
nurları akıp gider de,
“Ey Rabbimiz!
Nurumuzu bizim için tamamla, bizi bağışla, Çünkü sen her şeye kadirsin”
derler.” (
Tahrim Suresi. 8)

 

                                      Muhsin
ÖZDEMİR

                                              Tosya
İlçe Vaizi

TÖVBENİN HAYATIMIZDAKİ YERİ

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna