Türkiye’yi bekleyen asıl tehlike

Evet,
tüm toplumlar gibi Türkiye toplumunu da bekleyen tehlikeler vardır ve
olacaktır. Tarih boyunca, iç veya dış tehlikelerden  azade kalmış topluluk olmadığı gerçeğini
bilmemiz gerekir. Burada önemli olan “tehlikenin farkında olmak”
ve onu akim bırakma adına alınabilecek kısa, orta ve uzun vadeli tedbirlerde
bir zafiyete meydan vermemektir. Yoksa, tehlikeden masun/korunmuş hiçbir
toplumun olmadığı gerçeğine gözünüzü kapatırsanız; bir gün votkayı fazla
kaçırmış bir Rus generalin kıyılarında dolaştığı ABD’nin kalbine yönettiği
nükleer denizatlıdan, ya da İsrail’in devlet terörüne yüreği dayanamayan bir
generalin İran topraklarından İsrail’in kalbine fırlatacağı bir füze, o en
korunaklı ülkelerin bile tüm hayatını zindana çevirecek bir süreci
başlatabilir. Burada rasgele verdiğim örnekleri tüm dünya devletleri için
farklı farklı argümanlar/ ihtimaller üzerinden düşünmemizi engelleyecek hiçbir
teminatımız yoktur. Olsaydı, tarih boyunca bir araya gelmiş toplulukların
oluşturduğu birliktelikler/milletler, günü geldiğinde birbirini boğazlayan
canavarlara dönüşmez, ülkeler/imparatorluklar parçalanmazdı.

Ankara
Tren Garı önünde gerçekleşen terörist saldırıdan sonra, ötedenberi Türkiye
aleyhine yayınladığı düşmanca haber ve makaleleriyle bildiğimiz New York
Times’da yayınlanan, ‘Ankara’da yaşanan saldırılar, kutuplaşan Türkiye’yi
birleştirmeye yetmedi’
başlıklı yazıdaki, ‘Türkiye kendisiyle
savaş halinde’
zırvası ve bu zırvayı uluslararası hakim bir kanaatmiş
gibi alıntılayıp bize nakleden Aktifhaber.com sitesinin fitne ateşine odun
taşıma gayretine ve benzerlerine dikkat çekmek için yazıyorum.

Atalarımız
“zırva te’vil götürmez” demişlerse de, yine aynı atalarımız “sinek
murdar değil, ama mide bulandırır”
diyerek olayların ve olguların
detaylarına gizlenmiş/saklanmış gerçekleri de gözardı etmemek gerektiğine
dikkatimizi çekerler. Bu nedenle New York Times’ın yazısındaki, ‘Türkiye
kendisiyle savaş halinde’
saçmalığının bizim iç siyasi çekişmelerimizi
olağanüstü bir gayretkeşlikle toplumsal katmanlar arasındaki bir
yarılmanın/bölünmenin dayanağı olduğu varsayımı, bir temenni ve vehimden öte
hiçbir anlam taşımaz. Evet, ülkemizde siyasi ayrılıklar var ve olacaktır. Her
demokratik toplumda olduğu gibi, demokrasinin temel unsurlarından olan düşünce,
ifade, teşebbüs özgürlüğünün doğal sonucu, farklı farklı sosyal/siyasi
kümelenmeler olacaktır. Legal sınırların dışına çıkılmadığı sürece de bu olgu,
demokrasinin topluma kazandırdığı bir erdemler manzumesi içerir.

Meselenin
özünü ısrarla gözden kaçırmaya çalışan Batı basını ve onlara çanak tutup
yardakçılık eden yerli işbirlikçilerin derdi, Türkiye’nin huzur ve istikrarı
değil; giderek Avrupa ile Asya’nın kesişme noktasında tek başına bir “barış
adası”
inşa etmiş olan Türkiye’nin, her türlü zulme ve tahakküme
başkaldırısının dünya egemenlerini tedirgin eden tavrı. Bu tavrın, ezilen ve
sömürülen ülke ve topluluklara örneklik etmesi; istiklal ve istikbal
duygusunun, mazlum toplumların ruhlarında uyandırılması endişesidir.

Buradan
hareketle denebilir ki, Türkiye’yi bekleyen asıl tehlike, demokrasinin olmazsa
olmazlarından olan farklı siyasi kimliklerin varlıkları değil; bu kimliklerin
tektipleştirilmesi ile sonuçlanabilecek baskıcı rejimlere kapı aralanması ile
ülkemizin de eski “edilgen ülke” statüsüne dönmesidir ki, böylece
mazlumların ufkunda oluşturdukları kötü(!) örnek cezalandırılmış olsun.

 

Türkiye’yi bekleyen asıl tehlike

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna