Kâinatın Sultanı Hz.
Rasül-ü Zi- Şan Efendimiz bir gün davet ettiği yoksullara önceden hazırlattığı
hediyeleri dağıtmıştır. Dağıtılan eşyalar bittiğinde bir başka fakir çıka
gelmiştir. O da bir şeyler istemektedir.
Ancak kalmadığını anlayınca üzüleceğinden o zamana kadar hiçbir kimseyi
geri çevirmemiş olan Hz. Peygamber Efendimiz, Rahmet elçisi olduğunu bir kez
daha göstermiştir. Adama dönerek: “Şu Medine çarşısına git. Oradan dilediğini
al, sonra da “Mal benim, borç Rasülüllah’ındır , de!“ diye söylemiştir. Rahmet Elçisinin
öğretisinde rahmet, verecek bir şey bulunmazsa, yoksulun borcunu üstlenmek
şeklinde gerçekleşmiştir. Şairane ifade ile şöyle de terennüm edilebilir:
Sen Raufsun, rahimsin, buluttan cömertsin
Bulut verirken ağlar, sen gülersin
Bu gün her insan adeta
şiddetten şikâyet eder hale geldi. Sebeplerinden ne çıktı? Yada bu sebeplere ne
gibi çareler üretildi? Sadece eyvah! Acıma duygusu ve vah! Merhamet acıma
duygusu değildir. Merhamet acıdığına ilaç olmaktır. Bir hastaya acırsanız onun
derdine merhem olamazsınız. Ancak hem acır hemde deva bulursanız işte o zaman
rahmet olursunuz. Aç olana sadece acırsanız onun karnını doyuramazsınız,
karnını doyurursanız işte o zaman merhamet etmiş olursunuz.
Merhamet benim için
olan iyilik değil herkes için olan iyiliğin adıdır. Bu düşünceyle ancak dünya
barışı sağlanır ve tüm dünya iyiliklerle dolar. Ya da dünyaya iyiler hakim
olurlar.
Merhamet tüm dünyayı
güvenli kılmaktır. Müminlerin dünyası güvenli bir dünyadır. Ya da olmalıdır.
Aslına rücu etmelidir. Mamafih Bu gün iki kişiden birinin diğerine güvenmediği,
kimsenin kimse adına düşünmediği, merhametsiz, acımasız, gaddar, zalim bir
dünya, dünyamız, insanı insana kurt
yapan, babanın oğlu da olsa güvenme diyen bir dünya merhamet dünyası değildir.
Bu ramazan da olsa fark etmez; Arafat’ta olsa fark etmez.
Merhamet hassas bir
yüreğin susamışa su vermesidir, düşeni kaldırmasıdır, üzüntüyü sevince
devşirmesidir, çaresize çözüm bulmasıdır, gözyaşını sevince dönüştürmesidir.
Merhamet karşılık
beklemeden vermektir, arkaya bakmadan yürümektir. Minnet altına almadan ihsanda
bulunmaktır, verirken ezmemek, minnet altında tutmamaktır.
“Merhamet büyük balık
küçük balığı yutar” önermesinden hareketle, küçüğünü, ya da küçük düşürülmüş
hor ve hakir görülmüş olanı yutmak değildir. Tam tersi belki onu rahmet ve
merhametle büyütmek elinden tutmak ve insan safına katmaktır. Bunun yapmak
suretiyle müslüman toplumu büyütmek ve güçlü kılmaktır.
“Merhamet iyilik yap
denize at balık bilmezse Hâlık bilir” düsturuyla hareket edip; yaptığı iyiliğin
peşine düşmemektir. Hakkın rızasını hedeflemek ve yalnız onun adına vermek,
onun adıyla yürümektir.
Batılı insana özenme.
Bu gün o fikri ve düşünce bakımından iflas etti. Onun sana ve senin değerine
söyleyecek sözü kalmadı. Zulmü ve haksızlığı mezhep haline getirdi. Kandan ve
gözyaşından beslendi. Ruhunu iğdiş etti. Merhamet damarlarını kesti.Onun
tanımladığı insan, bencil, kendi çıkarlarına düşkün, kendi önceliklerden başka
öncelik tanımayan, öldürmeyi meşru sayan, kendi menfaatini kutsayan bir figür
ortaya çıkardı.
Bencillerin,kıskançların
veşiddet sevenlerin önüne geçip “Dur!” diyebilmek için
rahmet ikliminin güzelliğini sakın ha! Kaçırmayasın. Bu günler kazanma
günleridir. Yarın senin için bu günden daha güzel olacaktır. Allah’ın rahmeti
üzerinizde olsun.
Yorumlar kapalı.