Dünya ve ahret saadeti için kullarına İslam’ı
gönderen yüce Allah (cc), zekat müessesesi ve yapılan zoraki bir cömertlik ile,
aslında hem zenginleri hasetten, nazardan, beladan, saldırıdan korumaya ve
korunmaya yönlendirmiş, hem de bir şekilde muhtaç olmuş, dara düşmüş, iflas
etmiş kimselere de otomatik olarak yardım elinin uzatılmasıyla onları tekrar
topluma kazandırma fırsatını ihsan etmiş olmaktadır. Tabi ki toplum fakiriyle,
zenginiyle bu inceliği kavraya bilirse.

           
Bu günkü çalıp çırpma düzeni içerisinde başını ellerinin arasına alıp da bir
nebze düşünme şansını yakalayan insan, toplumun bir piramit gibi dengede durduğunu,
dengeler bozulduğunda Allah korusun piramidin tamamının yerle bir olacağını
kestirse mesele kalmayacak.

           
Bugün için toplumda yardımlaşma, zekat gibi hasletlerimiz dumura uğradığı,
dumura uğramaya başladığı için toplumun huzuru yoktur. Varlıklı zenginlerimiz
“banimle mi kazandı?” diye malına dört elle sarılmakta, bu malı ve serveti
korumak için sağlığını dahi feda edecek bir hayat sürmekteler. Adeta
            kefenin cebi
olmadığını” unutmuşlar, ha bire servetlerinin üzerine servet koymakla
meşguller.

O kadar meşguller ki iş
adamlarımızın bir çoğu “insan önce işiyle, sonra eşiyle evlidir” sözüne
inanmakta, doğru kabul etmekte, gecesi gündüzü belli değil durmadan
koşturmaktadırlar. Aile hayatları ise bence içler acısı. İşim diye ihmal ettikleri,
etmek zorun kaldıkları eşleri aileleri elden gittikten sonra pişman olmakta ve
“keşke”ler sıralanıp gitmekte.

Öte yandan mal sahibi
olamayanlar malı olanları kıskanmakta, onlara haset etmekte, fırsatını
bulduğunda da talan etmek için, için için planlar yapmakta ve saldırgan,
kavgacı bir tutumun içerisine girebilmekte. Bu da toplumda her iki kesim için
de sonu hüsran olacak bir tercihtir.

Nasıl ki bazı zamanlar kan
vermek suretiyle fazla kanın vücuttan atılması gerekiyor, vücut zayıflamak
yerine daha güçlü ve faal oluyorsa, tıpkı fazla kan gibi mal ve servetin
fazlası da nispeti oranında elden çıkarılmalı, zaten hakkı olan ihtiyaç
sahiplerine ulaştırılmalıdır.

Her servet sahibinin belli
oranlarda yaptığı yardımlar ki zekat bunlardan en önemlisidir, olmayanlara
birer birer ulaştırılsa toplumda zengin ve fakir arasındaki makas git gide
daralır, fakir kalmaz, toplum kalkınır. Bunlar hayal olan şeyler değil. Asr-ı
Saadette yaşanmış, müslüman beldelerde zekat verecek fakir kalmadığı için
gayr-i Müslimlere zekat dağıtılmış değil mi? Hoşça kalın.

ZEKÂTSIZ OLMAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!