Dünyanın Ev Sahipleri

Rabbimiz Kuran-ı Hakîm’de “Ey Âdem’in çocukları…” diye hitap eder
biz kullarına. Bu hitap şeklinde rabbimizin bir hikmeti de olmalı değil mi?
Nida ile münâda arasında bir bağ mutlaka vardır. Her nidanın da bir sebebi
vardır. Nida eden (seslenen) kişi nida edilene bir mesaj verecek ve onu
ilgilendiren bir şeyi mutlaka söyleyecektir. İnsan yaratanından böyle bir
hitaba mazhar olduğunda, artık halifelik mertebesine çıkmış demektir.

Halife olan insan, artık hem
cinsleri ile yani Âdem’in evlatlarıyla kardeştir. Bu kardeşlik ya
hilkatte(yaratılışta) kardeşliktir ya da dinde kardeş olmak demektir.

İşte bu noktaya eren aklıselim
olan insanın bizatihi kendisi karar verecektir. Çünkü muhataptır artık. Bir
kere kendisi huzura kabul edilmiştir. İnsanlık ve halifelik gibi yüce bir
makama çıkarılmıştır bir kere, buradan aşağı düşmek kovulmayı, horlanmayı,
aşağıların aşağısı olarak karşılanmayı gerekli kılar ki bunu da hiçbir
aklıselim sahibi insan istemez.

Bu Hz. İnsan olmanın gereğidir.
Yoksa yaratıcımızın diğer yarattıkları da vardır. Mesela onlardan aklı olup da
fikri olmayan hayvanlarda vardır. Aklı olup da fikri olmayanlarla kardeşlik
bağımız bulunmamaktadır. Tıpkı surette insan gibi görünüp de Allah’ın kendisine
hayvan dedikleri de vardır ki bunlar beni âdem olmalarına rağmen, bunlarda
bizim kardeşlerimiz değildir. Çünkü bizim insan kardeşimiz, hem aklı olanlar ve
hem de fikri olanlardır. Hem akledebilenler hem de fikredip düşünebilenlerdir.

Âdem’in çocuklarından hilkatte
ve dinde kardeş olanlar, onlar aynı anda yeryüzünün de varisleridirler. Buradan
bakıldığında, modern ve popüler kültürün ifade ettiği şekliyle, inanan insanlar
bu vasıflarıyla küresel köyün de sakinleridirler. Tıpkı bir gemide yolculuk
yapan insan gibi düşünün. Aynı gemide evliya da var, eşkıyada var. Uslu
çocuklarda var; yaramaz çocuklarda var. Gemiyi delip batırmak isteyenler de
var, gemiyi sahiplenip sahili selamete ulaştırmak isteyenler de var.  Bu geminin kaptanından tayfasına varıncaya
kadar her bir yolcunun vazifesi gemiyi batırmak isteyenlerle mücadele olmalı
değil midir? Gemiyi deldirmemek için top yekûn hareketle ve birlikte karar
vermekle görevli değiller mi?

 Bu küresel köye bir taciz ve saldırı varsa bu
köyü korumak mümin ve muvahhit olan insanların hepsinin görevidir. O takdirde
sâlih kullar, imanlı insanlar sadece memleketlerini değil aynı anda tüm dünyayı
yönetmeye talip olmalıdırlar. Çünkü onlara verilen emir ve mesaj tüm dünyayı
hatta sonuçları itibarıyla ebedi âlemi de kapsayacak olan bir mefkûrenin sahibi
olmalıdırlar.

Evrensel mesajı taşıyacak
olanlar, hele hele birde tüm âlemlere rahmet olarak gönderilen peygambere varis
olanlar iseler, o takdirde küçük ölçekte, dar düşüncede kalmamalıdırlar.

İşte bu sorumluluğu taşıyan
Âdemoğlu vazifesinin ve kendi misyonunun farkındadır ve büyük vazifelerin
adamıdır. O yeryüzünde Allah (cc.) adına iş gördüğünün farkındadır. O kulluğun
şeref olduğunu bilenlerdendir. O kulluk rütbesinin en son makam olduğunun
farkındadır. Onun işlerinin sonucu Allahın rızasına göre ayarlanmıştır.

ÂDEM’İN ÇOCUKLARI

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!