Anlayana Başlıksız

Sanırım, insanlar yazdıklarımızın ciddiye alındığına inanıyor. Onun için herkes değişik sorunlar getirip, bir şeyler yazmamızı istiyor. Hatta çoğu belgede getiriyor.Keşke insanların inandığı, düşündüğü gibi olsa…

Ama… Sanki duvarla konuşuyoruz. Sağır bir topluluğa sesleniyoruz sanki. Bırakın çare üretmeyi, yankı bile yok, sağır mısınız, dilsiz misiniz, vicdanınızın da mı maazallah sesi kesildi, tık bile yok mu? Yazıyoruz, çığlık atıyoruz, ağlıyoruz, bağırıyoruz, duyulmuyor. Halkın nefesi kesiliyor. Şaşkınlık yetmiyor, vay be demek kafi gelmiyor, resmen şişiyorsunuz,  öfke tıkanıp kalıyor. Yüzlerce makale yazdım bu güne kadar, günlük olarak yazdık hem de.

İnsanımızın iyiliği, memleketimizin daha güzel olmasının dışında bir şey yazmadık. Yine aynı şeyi yapacağız, yalnız artık biraz farklı olacak. Sorunlarımız (memleketin, halkın sorunları)dinlenmezse, aynı duyarsızlık devam ederse imalı, ima yollu değil, açık açık söyleyeceğiz, yazacağız.

Bir köylü çocuğu olduğum için çok iyi biliyorum; eskiden köylülerimiz biraz temiz giyimli birini görünce “beyim” diye dertlerini sıralamaya başlarlardı. O dertleri dinleyen dinlerimiydi, dinler gibimi yapıyordu bilmiyorum. Aynı şey başıma geldiği için ben gerçekten dinliyorum. Yalnız yanlış adres… Çünkü ben etkili ve yetkili biri değilim. Yukarda dediğim gibi; bazı şeyleri yazmaya çalışıyoruz ama dinleyen kim. Yinede yazacağız tabii.

“Bunu siyasilere anlatın, onlara sorun, probleminizi siyasilerimiz halleder, çözer” dediğimizde aldığım cevaba inanmak istemiyorum. Ya da kabullenmiyorum da ondan. Ne diyorlarmış biliyor musunuz? “Milletvekilleri bize fırça atıyor, bunun için de gelinir mi diyorlar(mış)” Buna ağlar mısın güler misin  diyecek bir şey bulamıyorum şimdilik. Bir fıkrayla devam edeyim, hem gülümseyelim, birazda düşünelim…

“Bir köyde ağanın çok güzel arabası ve atı varmış Kasabaya giderken sürücü demiş ki;

-Ağam ne güzel atın ve araban var. Herkes gibi bende beğeniyorum.

-Bana bak beğeniyorsan sana satayım.

-Aman ağam nerede bende para nasıl alırım?

-Paraya gerek yok sen şu atın  ..okunu ye, senin olsun.

Sürücü isteneni yapmış… Sonra kasabaya gitmişler alış–verişi bitirip köye dönerken ağa suratı asık bir şekilde, konuşmuş:

-Ben şimdi köye dönünce millete ne diyeceğim?

-Ağam istiyorsan sana arabayla atı satayım.

-Öylemi peki kaça satarsın?

-Aldığım fiyata satarım ağam.

-Tamam, sattığım fiyata alıyorum. Bana bak eğer birine söylersen sana sattığım fiyata geri aldığımı, seni çok kötü yaparım.

-Yok, ağam yemin ederim kimseye söylemem.

Peki o zaman demiş ve ağa da atını sattığı fiyata geri almış. 

Köye yaklaşırken arabacının güldüğünü fark eden ağa;

-Ne gülüyorsun ulan?

-Şey ağam aklıma bir şey geldi de demiş muzipçe gülümseyerek.

-Ne geldi?

-Biz köyden çıktığımızda bu araba ve at kimindi?

 -Kimin olacak ulan demiş ağa  tabi ki benim …

-Peki, şimdi köye dönüyoruz bu araba ve at kimin?

-Kimin olacak tabi ki benim…

-Peki ağam o zaman sen de ben de bu  ..oku niye yedik?

 

 

 

Anlayana Başlıksız

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna