Avrupayı saran büyük korku; Türkler geri döndü

Önce 1992-1995 yılları arasında 100 bin insanın ölümüne ve bir milyon insanın evlerini terk etmesine neden olan Bosna savaşının acımasız yüzünü hatırlayalım;

İnsanlık 20. yüzyıla veda ederken, dünyada yaşanan en büyük acılar  sıralamasında herhalde Srebrenitsa’da yaşanan katliam ilk sırayı alır. Şimdi Srebrenitsa’da yaşanan katliamın üzerinden tam 15 yıl geçti ama şehirdeki Potocari savaş mezarlığına gömülen insan sayısı her geçen gün artıyor. Başbakan Erdoğan’ın da katıldığı, katliamın 15. yılı anma törenleri kapsamında kimliği belirlenmiş olan 775 katliam kurbanı Potocari mezarlığına aktarıldı. Böylece mezarlıktaki katliam kurbanlarının sayısı 4,500’e yaklaşırken bir bu kadar cesedin de hala toplu mezarlarda veya DNA teşhis laboratuarlarında beklediği ifade ediliyor.

 

Yugoslavya’nın parçalanma sürecinde Boşnak Müslümanların çektiği acıların en karanlık sahnelerine tanık olunan bu yerde Sırp güçler, Temmuz 1995’te Birleşmiş Milletlerin Srebrenitsa’daki güvenlik bölgesini işgal etti. Kadın ve erkekleri birbirlerinden ayırdılar ve küçük erkek çocuklarla yetişkin erkeklerden oluşan yaklaşık 8,000 bin kişiyi kurşuna dizdiler.

 

Başbakan Erdoğan’ın, 10-12 Temmuz’da Bosna-Hersek ve Sırbistan’ı ziyaret etmesinin Avrupa’da bu kadar yankılanmasının sebebi, Türkiye’nin Batı Balkanlar’a yaklaşımının hareket noktası oluşturuyor. Batı Balkanlar’daki etnik-siyasi ihtilafların çözümünde masabaşını işgal eden Avrupa-Amerika girişimi geçtiğimiz sonbaharda başarısız olduktan sonra Türkiye’nin Bosnalı Sırp ve Hırvatların koruyucusu olarak Sırbistan ve Hırvatistan’ı da sürece dâhil eden, zekice kurgulanmış bir diplomasiyle taraflar arasındaki gerilimi düşürmesi, Dışişleri bakanları düzeyinde sayısız görüşmenin ardından, 24 Nisan 2010 tarihinde İstanbul’da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başkanlığında Tadiç ve Bosna Başkanlık Konseyinin(Müslüman) üyesi Haris Siladziç arasında düzenlenen ”Türkiye-Bosna-Hersek-Sırbistan Üçlü Balkan Zirvesi” sonunda yayınlanan ”İstanbul Deklarasyonu”nda, Başbakan Erdoğan’ın Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç ile birlikte Srebrenitsa’yı ziyaret edeceği, gelecekte Türkiye, Sırbistan ve Bosna devlet adamları arasında düzenli zirveler tertip edilmesi ve toplantılara Hırvatistan Cumhurbaşkanının da davet edilmesi kararının ardından, Belgrad Parlamentosunda “Srebrenitsa Deklarasyonu”nun onaylanması tüm Avrupalı siyaset ve karar adamlarının dikkatlerini üzerimize çekmeye başladı.

 

Erdoğan’ın Sırbistan Başbakanı Mirko Cvetkoviç’le, Sırbistan Sarayı’nda başbaşa ve heyetler arası görüşmelerin ardından, ortak basın toplantısında açıklanan, aralarında iki ülke arasında vizelerin kaldırılması, iyi niyet ve müteahhitlik hizmetlerini içeren 6 anlaşmalarla; Sırbistan Devlet Başkanı Boris Tadic’le, Hırvat meslektaşı Ivo Josipovic’i bir araya getirmesi, Avrupadaki tedirginliğin bir diğer ayağı.

 

Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç, iki ülke arasında “stratejik bir ilişkinin” başarıyla tesis edildiğinden söz edip, Erdoğan’la Müslümanların yoğun olduğu Sancak Eyaleti’ne gidip Atatürk’ün adının verildiği bir Türk Kültür Evi’ni birlikte açmaları, “Türkiye Balkanlar’ı yeniden düzenliyor” düşüncesinin yüksek sesle dillendirilmesine, Balkan halklarının tarih anlayışında, 500 yıllık Türk hâkimiyetinin yeniden hatırlanmasına sebep oldu. AB’nin Batı Balkanlar’ın entegrasyonu konusunda süregelen kayıtsızlığı, tarihten gelen bölgesel algının yeniden hatırlanmasına kapı araladı.

 

Bu ziyaretin ardından, İngiliz The Economist dergisi, bugünlerde Sırbistan’ın en iyi dostunun Türkiye olduğunu belirterek, “Türkiye yaklaşık 100 yıl önce çıkarıldığı Balkanlar’a geri döndü” diye yazdı.   Dergi, halen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi tarafından aranan Bosnalı Sırp lider Ratko Mladiç’in, Srebrenitsa katliamı için “şehri Türklerden temizledik” ifadesini kullandığını hatırlatarak, “Oysa görünüşe göre Türkiye şimdi Sırbistan’ın en iyi dostu oldu. Başbakan Erdoğan, Srebrenitsa’daki anma törenine katıldıktan sonra Belgarad’ı ziyaret etti. İki ülke arasında, vizelerin kaldırılması dahil bir dizi anlaşma imzalandı. Serbest ticaret anlaşması da Eylül ayında yürürlüğe girecek” ifadelerine yer veriyor ve Türkiye’nin özellikle son bir yıl içinde Balkanlar’da aktif bir politika izleyerek Bosna’da Boşnaklarla Sırpları ve Sancak’ta rakip Müslüman grupları uzlaştırdığını hatırlattı. Dergideki analizin en çarpıcı ifadesi ise, “İki yıl sonra Türkiye’nin Balkanlar’dan çıkarılışı 100. yılını dolduracak. Görünen o ki, tarihin garip yollarından tamamen çıkış diye bir şey yok.” Türkler geri döndü.

Avrupayı saran büyük korku; Türkler geri döndü

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!