Cennet ve Cehennem şu anda yaratılmış vaziyettedir. Kıyamet hadisesi gerçekleştikten sonra yaratılacak değillerdir. Her ikisi de sonsuzdur. Çünkü bu konudaki ayetlerde geçmiş zaman sığası ile “hazırlanmıştır” ifadesi geçmektedir. Daha sonra hazırlanılacağına dair hiçbir ifade yoktur. Al-i Imran suresinin 133.ayetinde şöyle buyurulur.
“Rabbinizin bağışlamasına ve Allahtan korkanlar için hazırlanmış olan, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşun.”
İlk insan yaratıldığında Cennette iskân edilmişti. Daha sonra Allah Teâlâ insan neslinin yaşaması için dünyayı düzenledi ve insanın yaşayabilmesi için ne gerekli ise yarattı. Yaratılışta en son yaratılan insan oldu.
İnsan nesli üreyip çoğalması için dünyaya indirildi. Buradaki “indirildi” tabiri yukarıdan aşağıya indirilmek manasınadır. Bundan anlaşılır ki cennet yukarı, dünya aşağıdır. Ancak buradaki yukarılığı ve aşağılığı fiziki anlamda anlayamayız. Çünkü yuvarlak olan dünyada yukarılık izafi hale gelmektedir. Yani, kuzey yarımkürenin yukarısı, güney yarımkürenin de yukarısı olmamaktadır.
Hal böyle olunca “dünya” kelimesinin iştikakından da anlaşılacağı üzere, dünya edna olandır. Cennet ise a’la olandır. Edna ve a’la kelimeleri maddi ve manevi anlamda kullanılır. “Dünya hayatı” tabiri aşağı olan hayat anlamına gelmektedir.
İlk insanın iskân edildiği Cennet ahiretteki Cennet midir? Yoksa dünyanın herhangi bir yerindeki güzel bir bahçe midir?
Bu sualin cevabı konusunda iki görüş öne çıkmıştır. Birinci görüşe göre; ilk insanın yaratıldığı Cennet dünyadadır ve yüksekçe bir yerde bulunan güzel bir bahçedir. Bugün elde olan Tevrat’a bakılırsa, ilk insanın Aden’de bulunan bir cennette, yani güzel bir bahçede iskân edilmiş olduğu görülür.
Bir ayet-i Kerimede de;
“Sizi o topraktan yarattık ve o toprağa döndüreceğiz ve sonra başka bir yaratılış ile oradan çıkaracağız.”(Taha.55)
İkinci görüşe göre ise; Bu doğru değildir. Çünkü öyle olsaydı Cennetten dünyaya indirilişinden bahsedilmesinin manası olmazdı. Kur’an-ı kerimin konu ile ilgili ayetleri incelendiğinde yerin ve göğün değişeceği ifade edilir.
“Yeri başka bir yer ile göklerin de başka gökler ile değiştirildiği, her şeye üstün gelen tek Allah’ın huzuruna çıktıkları günde, sakın Allah’ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma. Doğrusu Allah güçlüdür. Öç alıcıdır.”(İbrahim. 47.48) buradan cennetin dünyada olmadığı anlaşılır. Denilmiştir.
Ancak ahiret âleminin bizim akıl kalıplarımız içine sığmayan boyutlarda olduğu gerçeğini de ötelememek lazımdır.
Şunu da bilmekteyiz ki, insanlık belki dün bildiği pek çok yaratılmışlar âlemine ait varlıkların daha çoğunu bugün bilmektedir. Ama kâinatın sırrını arayan insanlık her gün yeni oluş ve yaratılışların da farkına varmaktadır. Geçmişte insanlığın bilemediği yüz şey var idiyse bugün bu sayı binlerle veya daha çoğuyla ifade edilmektedir.
Bu her iki görüşün de delilleri vardır. Birinci görüşün sahipleri İbrahim suresindeki yeri ve göğün değiştirilmesini, yerin ve göğün vasıflarının değiştirilmesi olarak anlamaktadırlar. Bu şekilde anlamak da mümkündür. Netice itibarı ile geleceğin bilgisi Allah’a aittir. Allah’ın gücü her şeye yeter.
Cennetin sonsuzluğu konusunda ittifak edilirken, Cehennemin sonsuzluğu konusunda farklı düşünceler oluşmuştur. Bazı bilginler Cehennemin de yok olacağını, bazı mutasavvıflar ise, insan tabiatının cehenneme uyum sağlayacağını ve azabın ebedi olmayacağını söylemişlerdir.
Ancak Kur’an-ı Kerimin zahiri her ikisinin de sonsuzluğunu bildirmektedir. Cehennemden bahseden ayetlerde de “Kâfirler için hazırlanmıştır.”diye geçmiş zaman sığası kullanılmıştır.
Cennet ve Cehennem şu an yaratılmış vaziyettedir. Ancak henüz kimse Cennet’e ve Cehennem’e girmemiştir. Genel kabul böyledir. Cennet de cehennem de yaratılmış olan âlem içinde yer alan mekânlardır. Şu kadar var ki, oralarda var olan hayat şeklinin dünyada var olan şekilden farklı olduğu, boyutlarının farklı olduğu anlaşılmaktadır.
Yorumlar kapalı.