Üç
bölüm halinde tasarladığım bu yazı dizisinin ikinci bölümü sonunda “Başkan”
Recep Tayip Erdoğan’nın, mahkemeye baskı kurmaya yönelik başta İngiliz
Başkonsolosu olmak üzere haddini aşan Avrupalı diplomatlara tepkisini not etmiştim.

“Başkan”
Recep Tayip Erdoğan’nın, o diplomatların ülkelerinde, benzer suçlamalara maruz
kalan medya mensuplarının neler yaşadığını, haklarında hangi davaların
açıldığını, ellerindeki malzemeleri imha etmek mecburiyetinde nasıl
bırakıldıklarının çok iyi bilindiğini aktarıp, “Biz, teröristlere ve
onlara her türlü desteği sağlayan iç ve dış tüm güçlere rağmen, demokrasiden,
hukuk devletinden, insan haklarından taviz vermeden yolumuzda yürümeyi
sürdüreceğiz. Bunun için kimsenin telkinine, dayatmasına ihtiyacımız yok. Biz
bunu, başkaları istediği için değil, milletimiz buna layık olduğu için
yapıyoruz, yapmaya devam edeceğiz”
açıklamasını yapmıştı.

Hafta
başında ajanslara düşen emsal bir olayın haberi vardı; Fransız gazeteci
Florence Hartmann, Bosna soykırımını deşifre eden gizli belgeleri yayınladığı
için Lahey’de tutuklandı. Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi, gizlilik kararı
olan belgelerini yazdığı kitapla deşifre eden, mahkemenin eski sözcüsü, Fransız
gazeteci Florence Hartmann hakkında tutuklama kararı çıkardı. Hartmann,
Karadzic’in yargılandığı davayı izlemek için Hollanda’ya gidince tutuklandı.

53
yaşındaki Hartmann, Bosna soykırımına ilişkin gizli belgeleri kitabında
kullanmıştı. Bu nedenle 7 bin euro para cezasına çarptırılan Hartmann, cezayı ödemeyince
hakkında 2009’da tutuklama kararı verilmişti.

Bir
başka örnek; AİHM Büyük Dairesi, İsviçreli gazeteci Arnaud Bedat’ın
bir trafik kazası sonrası emniyet ve İçişleri Bakanlığında yapılan gizli
görüşmeleri haber yaptığı için İsviçre hükümeti tarafından suçlu bulunması
üzerine açtığı davada gazetecinin, soruşturmaya ilişkin gizli belgeleri
paylaştığı gerekçesiyle aldığı 1 ay hapis cezasının Avrupa İnsan Hakları
Sözleşmesi’nin 10’uncu maddesi olan ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle
yaptığı başvuruda Bedat’ı haksız buldu. Mahkeme, soruşturmanın gizliliği
kapsamında Bedat’ın olaya ilişkin gizli bilgileri çalıştığı dergide yayınlaması
nedeniyle hüküm giymesinin gazetecinin ifade özgürlüğünü ihlal etmediğine,
Bedat’ın devam eden soruşturmaya ilişkin paylaştığı bilgilerin masumiyet
karinesine zarar verdiğine hükmetti.

28
Mart 2016 tarihli Star’da bu konuda çarpıcı açıklamalarda bulunan emekli
konsolos Vahit Özdemir, “Siyasi casusluk suçundan yargılanan
gazetecilerin duruşmasını izleyen yabancı konsoloslar 1963 tarihli ‘Viyana
Konsolosluk Sözleşmesi’ni açıkça ihlal etmişlerdir. Bu sözleşmeye göre yabancı
konsoloslar ancak kendi ülke vatandaşlarının yargılaması ve duruşmalarını
gözlemci olarak izleyebilir. Sözleşmeyi ihlal edenler bulundukları ülke
makamları tarafından ‘İstenmeyen adam’ ilan edilebilir”
ifadesiyle,
casuslar için yargıya baskı yapan 10 konsolosun, Viyana Sözleşmesi’ni ihlal
ettiğini örnekleriyle anlatıyor.

Özdemir’in
açıklamasında dikkat çektiği 24 Nisan 1963 tarihli “Viyana Konsolosluk
Sözleşmesi”,
konsolosların görevlerini belli alanlarla
sınırlıyor.  Sözleşmenin 5. Maddesi’nin (B) fıkrasında yer alan “Sözleşme
hükümleri çerçevesinde, gönderen devlet ile kabul eden devlet arasında ticarî,
ekonomik, kültürel ve bilimsel ilişkilerin gelişmesini kolaylaştırmak ve onlar
arasındaki dostluk ilişkilerini teşvik etmek”
ifadesiyle 
konsolosların görevleri net bir şekilde belirtiliyor. Bunun dışındaki tüm
faaliyetlerin ise 6. Madde uyarınca bulundukları ülkenin iznine tabi olduğu
vurgulanıyor.

Adalet
Bakanı Bekir Bozdağ, sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı
açıklamada, yargı görevi yapanın görevini yapmasını engellemek amacıyla cebir
veya tehdit kullanmanın suç olduğunu, bazı ülkelerin konsoloslarının ve CHP ile
HDP’nin yargıya baskı yapmaya çalıştıklarını savunarak bu durumun suç teşkil
ettiği ve kabul edilemez olduğunu belirtti.

Öte
yandan Dışişleri Bakanlığının casusluk davasını izlemeye giden  diplomatik temsilcilik mensuplarının sosyal
medyadaki paylaşımlardan duyulan rahatsızlığı ilgili ülke temsilciliklerine
ilettiği basına yansıyan haber arasında.

İngiltere
Başkonsolosu Leight Turner’ın, Can Dündar ile birlikte bir “selfie”
çekip twitter hesabından paylaşmakla Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı “casusluk”tan
yargılanan bir sanığa açık destek verdiği, bunun başka türlü algılanmasının
yolu olmadığından ve bu açık bir diplomatik skandal olduğundan hareketle “persona
non grata”
ilân edilip, İngiltere’ye geri gönderilmeliydi.. bilmem siz
ne dersiniz?.

 

Haddini aşan Konsoloslar!..-3

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izledeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna - porno izle