HADDİNİ BİL !

Haddini bilen kimse dinini de bilir, kendisini de bilir, ülkesini de sever. Bu kadar önemli bir dengeleyicidir haddini bilmek. Nerde duracağını, nereye gideceğini bilen kimse, ilişkide olduğu insanların elini yeşertir, işlerini kolaylar, “iyi ki var” dedirtir.

Ya haddini bilmeyenler! Olur olmaz her işe “ben” diye öne çıkanlar. Anlamadığı, bilmediği konularda ahkâm keserek karmaşa meydana getirenler, kafa karıştıranlar? İşte bunlar da yerin altında olmayı, yerin üstünde olmaya tercih ettirirler. Çünkü bunlar, emanete ehil değildirler. Emanete ehil olmadıkları için de ekseriye emanete bilerek veya bilmeyerek “hıyanet” ederler.

Bu girişten sonra haddini bilmeyenlerin çokça, bol miktarda kümelendiği bir dünya olan “siyaset” alanına bir bakacağız. Kiminle konuşsak ya aday, ya aday olmaya hevesli, ya da bir adayın yanında, yakınında. İlgi alaka had safhada, belki vekil olur diye, belki akrabası, arkadaşı vekil olur diye, belki bir işimiz düşerde tekerimize taş koyarlar diye, yerlere yatıyoruz. Yağcılık mı, her yer vıcık vıcık, ayaklarınızın kaymaması için çivili ayakkabılarınızın olması lazım.

            Siyasete ilginin, memleket idaresine talip olmanın bu kadar çok olduğu, ama aynı zamanda emanetin ehline geçemediği talihsiz bir yer memleketimiz. Eskiden böyle değildi bu işler. Görev istenmez, verilir anlayışı vardı. Sizin şahsınızı övmeniz, öne çıkarmanız değil başkalarının şahadeti önemli idi. Biri teklif eder, diğerleri değerlendirir ve şayet bir göreve getirilecekseniz gelişiniz, ciddi ciddi tartışılmış, kritik edilmiş, getirileceğiniz göreve ehil misiniz, değil misiniz, görevin hakkını verebilir misiniz, yoksa verebilirim sanıp ağzınıza yüzünüze mi bulaştırırsın, hepsi araştırılmış,tartışılmış, değerlendirilmiş olurdu.

Görev almanın ateşten gömlek giymek sayıldığı zamanlar geride kaldı. “Bu vazifenin üstesinden nasıl gelirim?” diye düşünen yok. Üç keçiyi sabah götürüp akşam kaybetmeden güdüp, getiremeyecek çapsızlıkta olanlar, çok kolay bir şekilde millete vekil olabiliyor, sizin adınıza yetki kullanıyor, seçildikten sonra da size tepelerden bakıp, yahu bunlar gerçekten “sürü” imiş diye sizlerle,bizlerle alay edebiliyor ve bunu da çok sıradan bir şeymiş gibi görüp gösteriyorlar.

            İlk sözleri “memleketime olan borcumu ödemek istiyorum” şeklinde. Seçim zamanları memlekete borçları olduğunu hatırlayıveren bu kimselerin bir çoğu seçilmeleri halinde memleketten alacaklı olup ya “köşe dönmeye” çalışıyorlar, ya “akrabaları öncelikli” olur, ya da hep  “telefonları kapalı

Hesap günü en az on kişiden mesul olanların elleri kolları zincire bağlı olarak mizana getirildikleri düşünülürse, vahhhh ki vahhhh… Boşuna dememişler “İslamın  altıncı şartı haddini bilmek” diye. Haddimizi önce biz bilelim. Unutmayalım ki haddini bilmeyene bir haddini bildirecek mutlaka vardır.

 

HADDİNİ BİL !

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna