Kurmay zekanın iflas ilanı..!

Tüm ezberleri unutmanın zamanı geldi. Türk Silahlı Kuvvetlerinin en güvenilir kurum olmasından tutun, Genel Kurmay Başkanlığının Başbakanlığa bağlı olmasına, Milli Savunma Bakanı’nın savunmanın bakanı mı yoksa noteri mi olduğuna, 800 bin askerin savunma için gerekliğinden ziyade neredeyse üçte birinin “hizmetçi” gibi kullanılmasının kamuflaj rakamı olduğuna, binlerce gencin Güneydoğuda şehit olduğu kirli savaşta niçin hiçbir subay çocuğu ve yakının bulunmadığına, başörtülü şehit annesine sarılan ve onun gözyaşını silen subayın kışla çevresinde görülen her başörtülüye düşman muamelesi uygulaması arasındaki çelişkiye, uçkuruna sahip olamayıp bir anlık zevk uğruna Türkiye’nin çok gizli savaş planlarını fuhuş çetelerine peşkeş çeken ordu mensuplarının halen rütbeli olarak görevlerinden alınmamış olmaları konusunda Genelkurmayın ayak sürümesine kadar tüm doğru bildiklerimizi de yanlış bildiklerimizi de bir kenara koyup yeniden düşünme vakti.

Hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, işin aslının bilinenlerle çoğu zaman hiç örtüşmediğini göre göre, ezberleri tekrarın ne bize ne de hiçbir kuruma yararı yok. Kendi kendimizi aldatmaktan vazgeçmenin zamanı geldi. Artık yalın gerçeklerle yüzleşebilmeliyiz. İşte bu yalın gerçeklerden biri, belki en başta geleni, “Kurmay Zeka” dediğimiz zekanın iflas ettiğidir. Mensuplarını, millet evlatlarının en zeki olanlarından seçip, seçkin öğretmenlerle, toplumdan ayrıştırılmış steril okullarda en iyi imkan ve şartlarda, bütün çağdaş donanımları içeren eğitim ortamında yetiştirip bünyesine katan sistem ve sistemin beyni, iflas etmiş görülüyor.

İflas nedir? Tanımlarına baktığımız an; “Şirketin borçlarını ödeyemez duruma düşmesi nedeniyle faaliyetlerinin sona erdirilmesidir.” / “Borçlarını ödeyemediği mahkeme kararı ile tespit ve ilan olunan işadamının durumu, batkı, batkınlık” olarak tanımlanıyor. Mecazi anlamı ise; “Yenilgiye uğrama, değerini yitirme; İşlevini veya görevini yapamama” olarak anlamlandırılıyor. İflasla ilgili bir diğer kavram, “Hileli İflas”. Bunun tanımında ise, “Alacaklıları zarara sokmak amacıyla hileli işlemler yaparak gerçekleştirilen batkı”, “(bir kimse ya da kuruluş için) mahkeme kararıyla anaparasını yitirdiği açıklanmak, batmak. (düşünce, sav, kimse vb.) yenilgiye uğramak, değeri düşmek. (organ vb.) işlevini yerine getirememek, çalışmamak” ve “Alacaklıları zarara sokmak amacıyla hileli işlemler yaparak gerçekleştirilen batkı” olarak açıklıyor sözlükler.
İflasla bağlantılı bir diğer kavram, Konkordato. Sözlükler onu da “Konkordato; kendi kusuru olmaksızın mali durumu bozulmuş olan bir borçlunun alacaklıları ile yaptığı bir anlaşmadır. Bu anlaşma sonucunda alacaklıların en az üçte iki oranındaki çoğunluğu alacaklarının belirli bir bölümünden vazgeçer, borçlu ise geri kalan borçlarını bir plan dahilinde ödemeyi kabul eder. Konkordato, Ticaret Mahkemesi’nin onayı ile geçerlilik kazanır” diye kayda geçiriyor.

Ekonomik hayatı ve ekonomistleri ilgilendiren bu kavramları kullanmamın konuyla bağlantısı, “İflas”ın en kestirme kanuni tanımlarının tüm hayata uyarlanabilen geniş bir çerçevede ortak payda oluşunun konumuzun irdelenmesinde bir çıkış noktası oluşturacağı gerçeğidir. Son Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yediden yetmişe hepimizin görüp ibretle izlediğimiz kimi sivil ve resmi atraksiyonlardan çıkan sonuçlar, gelecekte mizahçılara çok zengin materyaller olarak miras kalacaktır diyebiliriz.
Asıl konumuza dönecek olursak; Gazeteci Mehmet Ali Birand’ın 31 Ekim 2010 tarihli “TSK, BAŞKOMUTANA REST ÇEKTİ” başlıklı yazısından bir alıntı, konuyu kestirmeden özetlemeye yetiyor. Birand o yazısında; “Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en garip olaylarından biri daha yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetlerini temsil eden Genelkurmay Başkanı ve dört kuvvet komutanı, Cumhurbaşkanı Gül’ün Cumhuriyet Bayramı davetini gitmeyerek başkomutanlarını adeta tanımadıkları mesajını verdiler.”/ “Bu çok garip ve çok önemsenecek bir olaydır.”/ “Dışardan bakıldığında, kolay kolay hoşgörü veya anlayışla karşılanamayacak, kabul edilemeyecek bir davranıştır. “/ “Askerin başkomutanına bir nevi başkaldırısı gibi yorumlanabilir.”/ “Bu yaklaşım ‘seni tanımıyorum’ demektedir.”

Bugünlük yerim bitti.. yarın konuyu “iflas”tan “isyan”a boyutu ile irdelemek üzere esenlikler dilerim…

Kurmay zekanın iflas ilanı..!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!