Mescid-i Aksa…
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnını koydum
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu
…….
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Götür müslümana selam diyordu
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslâm diyordu”
Mehmet Akif İnan merhumun şiiriyle ve hayırlı Cumalar dileklerimle başlıyorum bugünkü yazıma. Duymayanlar da, ilgilenmeyenler de artık ne olup bittiğini haber almışlardır. Günlerdir sürdürülen yıldırma çalışmaları, Mescid-i Aksa’yı tamamen kapatmalar, ölümü gösterip sıtmaya razı etme manevraları, konulan yaş sınırlamaları ve nihayet kirli ayaklarıyla geçtiğimiz Çarşamba günü Aksa içerisindeki Kıble Camiine girdiler. Cami içerisinde postallarıyla gezen, kendilerine müdahale etmeye çalışan müslümanları tartaklayan, camide bulunan Kur’an’ları yerlere atan siyonist rejim askerleri, bu olayların ardından saat 08:00 ile 10:00 arasında Aksa’ya girişi yasakladılar.
Bütün bu olayların arka planında, İsrail’in geçtiğimiz günlerde 1967 yılından bu yana ilk kez Mescid-i Aksa’ya girişleri gün boyu kapatarak Aksa’nın İbrahim Camisi gibi Müslümanlar ile Yahudiler arasında bölünmesi için kamuoyu hazırlığının olduğu yönünde sağlam istihbaratlar alınıyor.
“Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir.” Hadisinden beslenen bu ümmet, tabi ki tepkisiz kalmayacak. Şehrimizde olmasa bile birçok İslam diyarında Müslümanlar seslerini yükseltecek, gösteriler, mitingler düzenlenecek. Yine de bazı kesimlerce sık sık dile getirilen; ihanetin cezasını çekiyorlar argümanı, tarihi gerçeklerden ve islam kardeşliğinden bihaber, işin kolayına kaçmayı tercih edip sorumluluktan kurtulabileceğini sanan cahil ve taassup sahibi kişilerin hezeyanlarından ibarettir. Eğer gerçekten böyle olsaydı; Doğu Türkistandaki ya da orta Afrikadaki müslüman kardeşlerimiz de bize ihanet etmiş, arkadan vurmuş ve onun için bu zulmü hakediyorlar diyebilirdik. Ancak müslümanların ilk kıblegahına yapılan bu hain saldırılar, her türlü şovenist arka plana rağmen tepki görmek zorundadır.
Ümmetin onurunu savunmak, sadece Filistin’in cesur analarına ve gözüpek yiğitlerine bırakılmamalı, gücümüzün yettiğince, dilimizin döndüğünce her platformda gündeme getirilmelidir. Bazıları umutsuzca barış ve iyi niyet çağrıları yapacak olsa da bu ayıp hepimize yeter. Mabedlerimiz kudurmuş siyonistlerce işgal edilirken, Kitabımız yerlere atılırken sessiz kalıp, “dur bakalım ne olacak?” diye beklemek bizlerin yapacağı iş olmamalı. Elimizden ne gelir, ne yapabiliriz diyenlere tavsiyemiz; bu katillere anladıkları dilden cevap vermektir. Ekonomik boykot şu anda yapabileceğimiz en büyük eylem olacaktır.
Böyle günlerde bir şeyler söylemek, yazmak her zaman zor olmuştur. İmanın olduğu yerde imkanın da olduğuna inanan biz müslümanlar, Rabb’imizin izni ve yardımı, ümmetin bilinçli ve birlikte hareket etmesi sonucunda aydınlığın her zaman karanlıklara galip geleceği inancından bir an bile olsun ayrılmayacağız.
Bu imanımızın ve inancımızın gereği olarak, bir yandan ümmetin ve bütün mazlumların derdiyle hemhal olurken, diğer yandan da daha başka ne yapabilirizin gayretinde olmanın düşüncesi içerisindeyiz. Ve ilçemizde Pazartesi günü bu gayretlerin bir adımını daha atacağız inşaallah. “Onların mallarında belli bir hak vardır, hem isteyen için hem de istemekten utanan yoksul için.” (Mearic:24,25) Emr-i ilahisi gereğince TEYAD (Tosya Eğitim Yardımlaşma ve Dostluk Derneği’mizin Giysi-Gıda Bankası Pazartesi saat 13:00’da açılacak. Bu hayra hem vesile hem de şahid olabilmek adına tüm duyarlı dostlarımızı açılışa davet ediyoruz. Selam ve dua ile…
“Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu
Varıp eşiğine alnını koydum
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu
…….
Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde
Götür müslümana selam diyordu
Dayanamıyorum bu ayrılığa
Kucaklasın beni İslâm diyordu”
Mehmet Akif İnan merhumun şiiriyle ve hayırlı Cumalar dileklerimle başlıyorum bugünkü yazıma. Duymayanlar da, ilgilenmeyenler de artık ne olup bittiğini haber almışlardır. Günlerdir sürdürülen yıldırma çalışmaları, Mescid-i Aksa’yı tamamen kapatmalar, ölümü gösterip sıtmaya razı etme manevraları, konulan yaş sınırlamaları ve nihayet kirli ayaklarıyla geçtiğimiz Çarşamba günü Aksa içerisindeki Kıble Camiine girdiler. Cami içerisinde postallarıyla gezen, kendilerine müdahale etmeye çalışan müslümanları tartaklayan, camide bulunan Kur’an’ları yerlere atan siyonist rejim askerleri, bu olayların ardından saat 08:00 ile 10:00 arasında Aksa’ya girişi yasakladılar.
Bütün bu olayların arka planında, İsrail’in geçtiğimiz günlerde 1967 yılından bu yana ilk kez Mescid-i Aksa’ya girişleri gün boyu kapatarak Aksa’nın İbrahim Camisi gibi Müslümanlar ile Yahudiler arasında bölünmesi için kamuoyu hazırlığının olduğu yönünde sağlam istihbaratlar alınıyor.
“Müslümanlar bir vücudun azaları gibidir.” Hadisinden beslenen bu ümmet, tabi ki tepkisiz kalmayacak. Şehrimizde olmasa bile birçok İslam diyarında Müslümanlar seslerini yükseltecek, gösteriler, mitingler düzenlenecek. Yine de bazı kesimlerce sık sık dile getirilen; ihanetin cezasını çekiyorlar argümanı, tarihi gerçeklerden ve islam kardeşliğinden bihaber, işin kolayına kaçmayı tercih edip sorumluluktan kurtulabileceğini sanan cahil ve taassup sahibi kişilerin hezeyanlarından ibarettir. Eğer gerçekten böyle olsaydı; Doğu Türkistandaki ya da orta Afrikadaki müslüman kardeşlerimiz de bize ihanet etmiş, arkadan vurmuş ve onun için bu zulmü hakediyorlar diyebilirdik. Ancak müslümanların ilk kıblegahına yapılan bu hain saldırılar, her türlü şovenist arka plana rağmen tepki görmek zorundadır.
Ümmetin onurunu savunmak, sadece Filistin’in cesur analarına ve gözüpek yiğitlerine bırakılmamalı, gücümüzün yettiğince, dilimizin döndüğünce her platformda gündeme getirilmelidir. Bazıları umutsuzca barış ve iyi niyet çağrıları yapacak olsa da bu ayıp hepimize yeter. Mabedlerimiz kudurmuş siyonistlerce işgal edilirken, Kitabımız yerlere atılırken sessiz kalıp, “dur bakalım ne olacak?” diye beklemek bizlerin yapacağı iş olmamalı. Elimizden ne gelir, ne yapabiliriz diyenlere tavsiyemiz; bu katillere anladıkları dilden cevap vermektir. Ekonomik boykot şu anda yapabileceğimiz en büyük eylem olacaktır.
Böyle günlerde bir şeyler söylemek, yazmak her zaman zor olmuştur. İmanın olduğu yerde imkanın da olduğuna inanan biz müslümanlar, Rabb’imizin izni ve yardımı, ümmetin bilinçli ve birlikte hareket etmesi sonucunda aydınlığın her zaman karanlıklara galip geleceği inancından bir an bile olsun ayrılmayacağız.
Bu imanımızın ve inancımızın gereği olarak, bir yandan ümmetin ve bütün mazlumların derdiyle hemhal olurken, diğer yandan da daha başka ne yapabilirizin gayretinde olmanın düşüncesi içerisindeyiz. Ve ilçemizde Pazartesi günü bu gayretlerin bir adımını daha atacağız inşaallah. “Onların mallarında belli bir hak vardır, hem isteyen için hem de istemekten utanan yoksul için.” (Mearic:24,25) Emr-i ilahisi gereğince TEYAD (Tosya Eğitim Yardımlaşma ve Dostluk Derneği’mizin Giysi-Gıda Bankası Pazartesi saat 13:00’da açılacak. Bu hayra hem vesile hem de şahid olabilmek adına tüm duyarlı dostlarımızı açılışa davet ediyoruz. Selam ve dua ile…
Yorumlar kapalı.