ORUÇ VE BİZ -5-

Ramazan ayının sonu yaklaştığında peygamber efendimiz (sav) ondan ayrılacağını hisseder ve salih ameller yapmayı daha da çoğaltır, ramazan gecelerini ihya eder, ailesini uyandırırdı. Hatta ramazanın son on gününde mescitte itikâfa girerdi ve sonunda ramazanı özlem ve üzüntü içinde uğurlardı. Hz.Peygamber (s.a.v), bizlere de aynı şekilde yapmamızı tavsiye etmiştir. Sevgili peygamberimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Kim ramazan orucunu tutar ve ardından da Şevval ayında altı gün oruç tutarsa bir yıl oruç tutmuş gibi sevap kazanmış olur.”[Tirmizi]

 

Oruç tutan Müslüman orucunun sevabını tam alabilmesi için, gözünü, kulağını, dilini ve bütün organlarını günahlardan koruması gerekir. Eğer oruç tutan kimse, organlarını Allah’ın haram kıldığı şeylerden korumazsa, tıpkı bir bina yapıp, sonra o yaptığı binayı kendi eliyle yıkan kimse gibi olur. Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine açlık ve susuzluktan başka bir şey kalmamıştır. Çünkü o, her ne kadar yemek ve içmekten kendini alıkoymuşsa da Allah’ın yasakladığı birçok şeyi yaparak orucunun sevabından mahrum kalmıştır. Nitekim Hz.Peygamber (s.a.v), bir hadislerinde bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Nice oruç tutanlar vardır ki, tuttuğu orucun ona açlıktan ve susuzluktan başka bir faydası yoktur. Yine nice gecelerini ibadetle geçirenler vardır ki, uykusuzluktan başka bu ibadetin kendilerine hiçbir faydası yoktur.”[ İbn Mâce]

 

Bu hadis-i şerifte birçok hikmet vardır. Bu hikmetleri anlamak mecburiyetindeyiz. Bu hadisi şerife göre, sadece yememek, içmemekle oruç tutulmuş olmuyor. Sadece eğilip kalkmakla da namaz kılınmış sayılmıyor. Oruç tutan, namaz kılan kimsenin aynı zamanda her türlü kötülükten, riyadan uzak kalması da gerekiyor. Bu bakımdan dilinde kötü sözler eksilmeyen, ağzından yalan dolan bitmeyen, gözünü harama bakmaktan sakınmayan, kulağıyla hak duymayan, elinden kötülük tükenmeyen, ayağından zulüm ayrılmayan kimse günlerce yemese, içmese bile gerçek oruç tutamamış ve gerçek orucun ruhuyla kendini arındıramamıştır.

 

Bütün bunlardan dolayı oruçlarımızı Allah’ın emrettiği şekilde tam olarak tutmamız gerekmektedir. Orucumuza gölge düşürecek her türlü hareketten şiddetle sakınmalıyız. Kalplerimize gerçek orucun ışığıyla, rahmet ve mağfiretiyle taptaze bir bahar neşesi vermeliyiz. Kur’an-ı Kerim’in beşer semasını aydınlatmaya başladığı bu mübarek ayda bütün varlığımızla Allah’a yönelmeliyiz.Rabbim tuttuğumuz oruçlarımızı eksikleri ile birlikte kabul buyursun inşallah. Sağlıcakla kalın.

 

ORUÇ VE BİZ -5-

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!