Bu âlemde asıl sevgiye ve ibadete layık olan elbette
Allah-u Tealâ’dır. Çünkü sevgimizi de,
sevdiklerimizi de yaratan, yaşatan, bütün âlemi ilim ve kudretiyle saran O’dur.
Hal böyle iken insan, sevgi kıblesini nasıl değiştiriyor ve fani olanı seçip,
baki olanı hangi cesaretle terk
ediyor, hayretle
düşünmek gerekir.
 

Bu imtihanın özü şudur: Allahu Tealâ akıllarımızı ölçmek
için dünyayı süsledi. Ayrıca eşyanın bize bakan yüzünü tatlandırdı. Bunların
yanında kadın, evlat, mal, rütbe, itibar, geçim derdi gibi sebepler zinciriyle
insan kuşatıldı. Özellikle yaşadığımız asırda maddenin içindeki kabiliyetler
patladı, bir teknoloji devrimi yaşandı. Tekniğin getirdiği yenilikler,
güzellikler ve zevkler insanoğlunu iyice şaşırttı. Bu şaşkınlık, Allah’ın
azameti karşısında insanın hayran olup hayrette kalmasından değil, nefsin azıp
gaflete dalmasındandır. 

Keşke bunca inkişaf ve gelişme karşısında imanımız
artsaydı! Bunları bize veren Mevla’ya karşı muhabbetimiz ve saygımız
çoğalsaydı! Halbuki eşyadaki bu güzellik, Allahu Tealâ’nın bin bir perde
arkasından gizlice ortaya çıkan rahmet ve kudretinin tecellileridir. Bu sanat
bizim değil O’nundur. Güzel olan Allah’tır, güzelliği veren de… Yüce Yaratıcı
kudretini göstermek için kâinatı, ondaki sanatı görüp sahibini sevmek için de
insanı yaratmıştır. 

Esasen bütün ilim ve bilimler var olan şeylere yaslanır.
Var olan her varlık ise, onu yaratanın şahididir. Yaratanın ismiyle okunan
ilim, insanı imana götürür. Yüce Yaratıcıya iman, bütün müşkülleri çözdürür.
İmansız ve nursuz bir kalb sinede yüktür. Bir bilinse, böyle bir kalbin derdi
ne kadar büyüktür. Bu kalbin derdi, kendisini yaratanı tanımamak ve Yüce
Mevla’nın yerine eşyayı koymaktır. Kalbin sahibi Allah, kalbin bu derdinin
kesin ilacını söylüyor: “Dikkat edin! Kalpler ancak (yaratanına iman ve)
O’nun zikriyle huzur bulur
.” (Ra’d/28) Hoşçakalın.

ŞİRK VE ÇAĞDAŞLIK -2-

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!