İmam-ı Rabbanî k.s. devamla “Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak, Peygamberimiz s.a.v.’e hitap ederken sebeplerin aracılığına işaret etmiş ve şöyle buyurmuştur: ‘Ey Peygamber! Sana ve sana tabi olanlara Allah yeter.’ (Enfal, 64)

Sebeplerin tesiri konusuna gelince, Allah Tealâ’nın bazen sebeplerle tesir yaratması ve böylece sebeplerin tesir icra etmesi mümkündür. Bunun gibi bazen de tesir yaratmaması ve çaresiz sebeplerin hiçbir tesir göstermemesi de mümkündür. Nitekim biz günlük hayatta ikisine de şahit olmaktayız.

Başvurduğumuz sebepler bazen sonuç verirken bazen vermemektedir. Sebeplerin tesirini kökten inkâr etmek kuru bir inattır. Bu bakımdan sebeplerin etkisini kabul etmek gerekir. Fakat bununla birlikte sebebin tesiri, tıpkı sebebin kendisi gibi Allah’ın yaratmasıyla var olmuştur. Fakirin bu konu hakkındaki görüşü işte bundan ibarettir. Allah en iyi bilendir.” Bu açıklamalardan anlaşılıyor ki, sebeplere sarılmak bazı kıt görüşlülerin iddia ettiği gibi tevekküle engel değildir. Hatta sebeplere sarılmanın hakiki tevekkül olduğunu söyleyebiliriz.

Ebu Ali Dekkak rh.a. tevekkülün üç derecesi olduğunu söylemiştir: “Tevekkülün dereceleri sırasıyla tevekkül, teslimiyet ve tefvîzdir. Tevekkül eden kimse, Allah’ın vaadine güvenir. (Rızkını Allah’tan bekler.) Teslimiyet sahibi halini Allah’ın bilmesiyle yetinir. Tefvîz sahibiyse Allah’ın her hükmüne razı olur.”

Hz. İbrahim a.s.’ın ateşe atılırkenki hali malumdur ehline. Hz. İbrahim a.s. ateşe atıldığı zaman, daha havadayken Cebrail a.s. kendisine gelerek; “Herhangi bir ihtiyacın var mı?” diye sordu. Allah’ın peygamberi; “Sendense hayır!” dedi. Cebrail a.s., “Öyleyse Rabbinden kurtulmayı dile!” deyince, İbrahim a.s., “İstememe ne gerek var. O’nun benim halimi bilmesi bana yeter!” diye cevap verdi.

Sebeplere en iyi şekilde sarılanların da, tevekkülü en güzel gözetenlerin de başında peygamberler gelir. Bize düşen de peygamberleri örnek almaktır. Onların çalışmaları, beklentileri, sevinçleri, üzüntüleri hep Allah rızası içindi. Yüce Rabbimiz onların güzel ahlâkını bize sevdirsin, Onların ahlakı ile ahlaklanmayı nasip etsin.

Hz. İbrahim a.s. ın Cebrail a.s. a dediği gibi “İstememe ne gerek var. O’nun benim halimi bilmesi bana yeter!” diyeceğiz. Ama tedbirimizi de alacağız. Önce tedbirimizi alacağız, sebeplerine sarılacağız, takdir zahten Allahü Teala (c.c) nındır.Dostça kalın… M.Mete

TEDBİR VE TAKDİR -2-

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Giriş Yap

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!