İnsanlığımızın Bayramı

Bir yanda Mekke’de Arafat’ta Beytullah’ın etrafında tavaf eden hacıların dua ve nidaları. Öte yanda bayram namazında tüm dünya Müslümanlarının saf saf dizilmiş, birbirine omuz vermiş halleri. “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk!” diye inlerken sema, ellerini açmış milyonların duasına şahitlik yapar. Bir yanda da Gazze’de bombaların gölgesinde bayramı bekleyen çocukların sessiz duaları. Bizim tarafta ise sevinç, hüzün ve gözyaşı! Bayram sabahının ve Mekke’nin güneşiyle ısınırken kalplerimiz, zulmün karanlığına da dokunur ellerimiz. Hacılar Arafat’ta omuz omuza saf tutarken, Yemen’de bir annenin gözleri dolar. Myanmar’da yetim kalan bir çocuğun yüzü solarken, toplama kamplarında acı çeken bir annenin yüreği sızlar. Yemen’de açlıkla pençeleşen çocukları görürken, Doğu Türkistan’ın sessiz çığlığına sağır dururken her sevinç, bir acıyı da beraberinde yüklenir.

Yüzyılın bayramları, sanki insanlığın en derin sancısı gibi. Çünkü sevinçle üzüntünün kıyısında asılı kalmış bu tezatları omzunda taşımaktır zamanın bayramları. Mutlulukla gözyaşını, umutla kederi, etle ibadet arasındaki incecik o çizgiyi kavrayabilmektir bayram. Bir yanda şenlik, bir yanda yoksulluğun sessiz ağırlığı var. Mazlum coğrafyaların acısı, bayram sevincimize gölge düşürüyor. Hem düşürmeli de!

Sosyal anlamda ise Kurban Bayramı etle, kavurmayla, sofralarla sınırlı kalmasaydı keşke. Birbirimize dua olsaydık, kardeş olsaydık. Arafat’ta, Kâbe’de ve bayram namazında nasıl saf tutuyorsak, zulme karşı da omuz omuza durabilseydik. Mekke’deki hacılar nasıl kardeşlik için tekbir getiriyorsa, biz de zulme karşı tek yürek olabilseydik. Bayram sabahı, kesilen kurbanların kanı akarken, insanlığın kanayan yaralarına da bakabilseydik keşke. Yaşlar ilerleyince, bayram dediğimiz güzelliğin en derin yalnızlığı gösterdiğini de anlıyor insan.

Zira kurban, sadece hayvanın boğazından akan kan değildir. O, insanın içindeki bencilliği ve açgözlülüğü kesip atma bayramıdır. İçimizdeki kini, kibri, zulmü de boğazlayabilmektir. Yetim kalan bir başı okşamak, belki de en büyük kurban. Nefse yüklenip küslükleri sonlandırmaktır bayram. Kanla birlikte gözyaşı da dökebilmektir. Bencilliğimizi kurban etmeden, yoksulun sofrasına et uzatmadan, sadece kendimizi doyurmak için kestiğimiz bir et parçasından öteye geçebilmeli kurban. Aksi halde bayram, kanla boyanmış bir tören gibi ortada kalır. O’nu içimizi temizleyip yıkayan bir arınmaya dönüştürmeliyiz.

Sadece sofralarımızı değil, kalplerimizi de paylaşmalıyız. Müslüman gönüllerin temiz niyeti, kesilen kurbanın kutsiyetiyle birlikte arşa yükselecektir işte o zaman. Gerçek bir paylaşım kesip dağıtmaktan öteye geçen bir ruh katar ibadetlerimize. Eğer başarabilirsek, o vakit gerçek bir bayram olur. Paylaşma sevinci, üzüntünün üstünü örter. Belki de o zaman, bu dünyadaki en güzel bayramı kutlarız. Bir insanın diğer insanı anlayabildiği, dertlerine ortak olabildiği bir bayram. O halde paylaşalım

dualarımızı, sofralarımızı, gözyaşlarımızı. Bu bayram, sadece bir et bayramı değil, insanlığımızın da bayramı olsun.

Aksi halde bayram ne tam bir gülüş ne tam bir gözyaşı. İkisinin arasında bir insanlık sınavı…

İnsanlığımızın Bayramı

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - mersin escort - Vazol Elektronik Sigara - sms onay - likitdeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - takipcimx - instagram likes - postegro - sahabet giriş - Aviator oyna - instagram followers buy - mersin escort - Vazol Elektronik Sigara - sms onay - likit