Bir müminin cennette kavuşacağı en büyük nimet, Cemalulluh’ı müşahede etmesidir. Bu mahiyetini bilmediğimiz nimet, en çok arzu edilen, en çok istenen cennet nimetlerinin en büyüğüdür.
Allah’ın görülmesi mekân cihet ve yön olmaksızın gerçekleşir. Bu görmenin Allah’ın zatına mı, sıfatına mı, ait olduğu konusunda farklı şeyler söylenilmiş olmakla beraber, daha çok Allah’ın tecellisine ait olacağı kanaati ağırlık kazanmıştır. Allah’ın görülmesinin, Cennet ehline Allah’ın en büyük nimeti olduğu kabul edilmiştir.
Kur’anda şöyle buyrulur: “Musa, belirlediğimiz yere (Tûr’a) gelip Rabbi de ona konuşunca, “Rabbim! Bana (kendini) göster, sana bakayım” dedi. Allah da, “Beni (dünyada) katiyen göremezsin. Fakat (şu) dağa bak, eğer o yerinde durursa sen de beni görebilirsin.” dedi. Rabbi dağa tecelli edince onu darmadağın ediverdi. Musa da baygın düştü. Ayılınca, “Seni eksikliklerden uzak tutarım Allah’ım! Sana tövbe ettim. Ben inananların ilkiyim” dedi.” (Araf. 143.)
Rü’yetullah (Allah’ın cennette Görülmesi) konusunda bu ayet üzerinde tartışılmış ve düşünülmüştür. Ehlisünnet âlimleri bunun dünyada mümkün olmayacağını, Ancak cennette mümkün olacağını söylemişlerdir.
Aynı ayetten, olabilecek bir şeyin sebebinin, mümkün olan bir şeye bağlanması, o şeyin mümkün olabileceğini gösterir. Diye bir akli delil de getirmişlerdir. Ayrıca Kur’anda “O gün birtakım yüzler vardır ışıl ışıl parlaktırlar. Rablerine bakarlar.” (Kıyamet. 22.23) Buyrulmaktadır.
Konu ile ilgili meşhur hadiste, “Dolunay vaziyetinde ayı gördüğünüz gibi Rabbinizi göreceksiniz ve izdihama da düşmeyeceksiniz.” Buyrulmuş olmasından da, Allah’ın Cennet’e tecelli edeceği ve zatının değil, tecellisinin müşahede edileceği fikri kuvvet kazanmaktadır.
Bilindiği gibi biz ay’ın ışığını değil, güneşin aya yansıması ile ay yüzeyindeki güneşin ışığını görmekteyiz. Nitekim bu konuda delil olan ayette da tecelli etmekten bahsedilmektedir.
Allah’ın rüyada görülmesi mümkün müdür, değil midir? Konusu tartışılmış, bir kısım âlimler bunu mümkün görmemişler. Rüyada görülenin, hayal ya da misal olduğunu beyan ile Allah’ın hayal veya misal olmadığını söyleyerek caiz değildir denilmiştir.
Allah’ın dünyada görülmesi mümkün değildir. Allah’ın kudretini görmek ile Allah’ı görmek farklıdır. Varlık âlemindeki her şey insana Allah’ın kudretini göstermektedir. Kendi varlığına ibretle bakan kimse Allah’ın kudretini görebileceği gibi, etrafına ibretle bakan kimse de Allah’ın kudretini görecektir.
Kalp gözü denilen, insanın duygularının saf ve tertemiz hale gelmesi neticesinde, iç dünyasına güzel ilhamların doğması manasına gelmektedir. Etrafına ibret nazarları ile bakanlar, kendi yaratılışında, eşyanın yaratılışında, yerin ve göğün yaratılışında Allah’ın kudretinin eserlerini görürler. Bu eserlerin görülmesi de Allahü Teâlâ tarafından kuldan talep edilmektedir.
“Bir Kitabullah-ı A’zamdır seraser kâinat.
Hangi harfin altını yoklasan Allah çıkar.”
Yani şu kâinat baştanbaşa Allahü Teâlâ’nın bir kitabıdır. Bu kâinat kitabında hangi maddeye yönelip incelesen orada Allah’ın kudretini ve İlahi bir düzeni görürsün. Eserden eserin sahibinin kudreti anlaşıldığı gibi yaratılmış olan varlık âlemindeki eşsiz yaratılış harikalarından da Allah’ın kudreti anlaşılır.
Yorumlar kapalı.