DOĞUM GÜNÜ -2-

dünden devam…

Okuduğum kitaplarda hep ölüm. Ya da ölüm hafızamda bu kadar yer ettiği için mi kitaplar hep ölümden bahsediyor; “Söz konusu olan hayat ve ölüm… Öyle ya bir hayat vardı ve şimdi gidiyor. Bunu tutmak da elimde değil. Evet, kendimi aldatmanın manası yok. Ölmekte olduğumu benden başka herkes görüyor. Hafta, gün belki de an meselesi. Daha demin aydınlıktı ortalık ama şimdi kapkaranlık… Şu anda buradayım. Birazdan oraya gidebilirim nereye? Evet nereye? Yok olacağım, ne olacak o zaman, Hiçbir şey… Nereye gideceğim o zaman eğer yoksa ölüm…… Hiçbir şeyin önemi kalmadı artık, ölüm evet ölüm… İçeridekilerin hiçbiri bilmiyor bunu, bilmek istemiyorlar, acımıyorlar, sadece gülüp geçiyorlar. Hiçbir şey umurlarında değil ama bir gün kendileri de ölecek. Bugün ben, yarın onlar. Fakat bir gün mutlaka ölecekler.” diyor bir büyük fikir adamı ve mütefekkirlerimizden biri.

Ve ekliyor; “Evet ölüm, sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Çok risalelerde gayet kesin, şeksiz, şüphesiz bir surette, Kur’an-ı Hâkimin verdiği nurla ispat etmişiz ki, ehl-i iman için ölüm, hayattaki vazife külfetinden bir terhistir. Hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten bir paydostur. Hem öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir. Hem hakiki vatanına ve ebedi makam-ı saadetine girmeye bir vasıtadır. Dünya zindanından, cennet bahçelerine bir davettir. Hem Halık-ı Rahim’in fazlından, kendi hizmetine karşılık ücret almasına  bir nöbettir. Madem ölümün mahiyeti hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilakis rahmet ve saadetin bir başlangıcı nazarıyla bakmak gerektir.

Sizlere müjde! Ölüm idam değil, hiçlik değil, yok olma değil, sönmek değil, sonsuz ayrılık değil, adem (yokluk) değil, tesadüf değil, bilakis, bir Fail-i Hakim-i Rahim tarafından bir terhistir, bir mekan değiştirmedir, ebedi saadet tarafına, vatan-ı aslilerine bir sevkiyattır, kabir alemine bir visal kapısıdır.”

 Ve ölüm sonrası; “karanlık, soğuk, hiçlik, yokluk, çürüme, bozulma, yok olma… sonsuzluğa açılan kapı, cennet bahçesi, bekleme salonu, vuslat, şeb-i aruz, sevgiliye kavuşma… Ölüm Kutsal kitaplarda onlarca sayfa yer teşkil ediyor ve binlerce söylenmiş felsefi görüşler… ama tek bir gerçek var önümüzde; ölüm, zira henüz ölüme bir çare bulunmadı ve daha henüz gidip de dönen olmadı. Önemli olan bu dünyadan göçüp giderken kamil bir imanla son nefesi verebilmek.”

 Geçmişimiz hayr, geleceğimiz hayr, son anımız hayr olsun inşallah. Sağlıcakla kalın.

 

 

DOĞUM GÜNÜ -2-

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!