Büyük davaların, büyük olayların,
büyük fikirlerin, küçük kıvılcımları olmuştur. Bunun tam karşı caddesinde
duran, tam tersi büyük yıkımların da küçük kıvılcımları olmuştur.

             “El- Ümûru bi Makâsıdıhê” külli kaidesince
bizim işlerimizin de bir maksadı vardı. Maksadımız, hayırlı bir neslin
yetişmesinde sevdalı olduğumuz kadar; yine hayırlı bir nesil olmak hususunda da
bir ceht ve gayretimiz olmalıdır. Kur’an iklimi diye tarif ettiğimiz Ramazan-ı
şerif, Kitabullahı daha fazla okuma ve okutmanın, camii ve mescitlerin
Kur’an’laşması, gönüllerin Kur’an- ı Hakimle huzur bulması için en büyük
fırsattır.

             İşte bu gayelerle bir araya gelen yüreği temiz
insanlar, yüreklerine iyilik sevdasını yazmışlar ve ellerine de “Salih amel
fenerlerini almışlar karanlıklar için bir mum olmaya çalışıyorlar. Kimler mi
onlar: Mustafa’lar, Veysel’ler, Abdullah’lar, Hasan’lar, Ahmet’ler… Ayşe’ler,
Fatma’lar, Zeynep’ler… Kısacası, insanlığa dair sözü olan, Kelamullahı rehber
kabul edenlerdir. Kurtuluşu ve yükselmeyi Kur’an-ın gölgesinde görenler,
insanlığı Hz. Peygamberin izinde yürümekte görenler. Kısacası tüm kardeşlerimiz
oradaydı.

             Hedeflerinde, içinde doğup büyüdükleri Cennet
vatanları olan, ama umum programlarında, tüm İslam âlemi, insanlık olan,
İslamın güzelliklerini yeryüzünün her köşesine taşıma gayreti olan güzel
insanlar, bir araya geliyorlar, Maidetül Kuran kuruyorlar, yani Kur’an
sofraları kuruyorlar. Kur’an-ı tilavet ediyorlar, tefekkür ediyorlar.
Kaynaştırıcı ve çığır açıcı programlarla bilinç uyandırmak için gayret
ediyorlar.

            İşte
bu Ramazan, o sancının ilk kıvılcımlarından sadece biri olsun. O gün orada
bulunmasını istediğimiz sancılı yüreklere yaptığımız bu seslenişin birçok saf
sinelerde makes bulacağından eminim. Bu bir söz yangınının ürünüdür. Hataları
görülmez ancak o sevdaya yakalananlar bunu anlar. Sadece Kur’an-ı Kerim okumak
için değil gönülleri de inşa etmek için hayata hayat katmak için bir meclis
kuruyorlar. İşte buna biz mukabele diyoruz.

            Hatırdan hatıra gelenler:

Sözüme bir
hatırlatma ve maksadımızı ifade eden bir nakille başlamak isterim.

              Uludağ üniversitesi hocalarımızdan biri, bir
seminer ya da konferansında, şöyle bir hikâyesini anlatmıştı.

            “Misafir
hoca olarak bulunduğum Türkî Cumhuriyetlerden birinde, bir üniversitede,  başımdan şöyle bir hadise geçtiğini anlattı.
O sırada dersime giren öğrencilerimden birisi, durmadan memleketlerinin, Rus
evlerinden, iyi kavunları olduğundan dem vurup duruyordu. Anlaşılan bu
öğrenciye güzel bir ders vermenin zamanı geldi de geçiyor bile dedim ve
kendisine:

            –
Evladım! Çok güzel şeyler bunlar ancak
yeterli mi? Bunları öğrenmekle çok memnun oldum. Ancak bir itirazım var. İyi
evleriniz var ancak senin de dediğin gibi onları Ruslar yapmış. Şimdi hal-i
hazırda bahsettiğin o evler ayarında size iyi evler yapacak, iyi mimarlarınız
var mı?

            Memleketinizin kavunları meşhur
olduğunu öğrenmek hoşuma gitti doğrusu. Ancak bundan sonra size iyi kavunlar
yetiştirecek ziraatçılarınız gerekli değil mi?

             Çok güzel planlanmış şehirleriniz var ama o
planları Rus mühendisler ve şehir planlayıcıları yapmış ya sizin şimdi iyi
planlayıcılarınız var mı? İyi insan yetiştiren, hocalarınız da var mı?” Eğer bu
saydıklarım yoksa hiçbir şeyiniz yok demektir.” 
demiş
ve güzel bir ders vermiş.

            Aslında
hocamız bu olayı anlatmakla orada bulunanlarla bize de kuvvetli bir ders
vermişti. Hedefimizin insan yetiştirmek olması gerektiğini bize söylemişti. Hem
de kaliteli, nitelikli, kalifiye denen insanı yetiştirmek, hedeflerin en büyüğü
olabilmeliydi.

            Dersimizi
almıştık. Verilmek istenen mesaj ise çoktan yerini bulmuştu. İşte bizler de bir
araya gelmek suretiyle, iyi insan yetiştirmek için gayret sarf etmek
zorundayız.

             Yolumuz uzun, işimiz meşakkatli, hedefimiz Hz.
İnsan! Bizler yüz yıl sonrasının dünyasını hedeflemiş, yüreği insan sevdalısı
bir avuç insanız. İçinde yaşadığımız çağa, çağımızın insanlarına söyleyecek
sözümüz var. İşte o sözün yani gerçek sözün, hak olan sözün, peşinden
gidiyoruz. Sözün sahibi Hz. Allah’tır. Rabbimizin sözünde asla inhiraf olmaz.
Madem “Rabbimiz Allah’tır” diyoruz. Bizim de sözümüzde hiçbir surette eğilme ve
bükülme olmamalıdır. Daima sözlerimize sadık kalmalıyız.

            İnsana
ve insanlığa âşık olanların buluştuğu bir noktamız var. Adına İslami eğitim
diyoruz. İşte yaz Kurslarımız için hazırlıklar yapıyoruz. Camilerde ve
bahçelerinde Kuran çiçekleri açacak. Sizlerde Kur’an meclislerinde çiçeklerle
beraber olun. Oralara inen rahmet damlarlı size de isabet etsin.

            Haydin
çocuklar Camiye!

HEDEF KALİTELİ İNSAN

Yorumlar kapalı.

Giriş Yap

Açıksöz Gazetesi ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

deneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oynadeneme bonusu veren siteler -
deneme bonusu veren siteler
- Goley90 - tiktok takipçi satın al - instagram likes - istanbul escort - mecidiyeköy escort - bakırköy escort - postegro - istanbul escort - Baywin - sahabet giriş - Aviator oyna